Güzel ülkemde hatta dünyada neler oluyor? Neler olmuyor ki… Deprem, salgın belası, bir yandan kuraklık, bir yandan sel baskınları, bir yandan fırtına, yangınlar, boğulmalar, cinayetler, kayıp olmalar, trafik kazaları….

Sabah televizyon haber kanallarını açınca üst üste olumsuz haberleri dinlemek “yeter artık bu kadar, mutlu olabileceğimiz bir-iki haber de olumlu olsa içimiz açılacak.” Diyoruz.

Son haberlere göre Türkiye’de son 14 günde 43 ilde çıkan 275orman yangınından 272 si kontrol altına alınmış.

Tarım ve Orman Bakanımızın “Yangın şu anda uyuyor” sözleri dikkatimi çekmişti. Bu ifadenin ancak orman yangınlarında kullanılabileceğini biliyorduk. Her an tekrar başlayabilir anlamını taşımasının nedeni şu. Özellikle kızılçam ağaçlarının kökleri çok yanıcı olan yoğun çıra içerdiğinden yangın bölgelerinde halen toprağın altı için için yanmaktadır. Her an doğa olaylarına karşın tekrar kıvılcım ile başlayabilir anlamını taşıyor. 

Ülkemizdeki sağlık sektörü ile yurt dışı sağlık sektörünün sık sık kıyaslandığını duyarız. Elbette her ülkenin sağlık sektörünün daha benimsenen veya vatandaşı zorlayan yanı vardır. Türkiye’de herkes bir şekilde sigortalıdır. Olması gereken hizmeti alıyor ya da alamıyor tartışılır.

Özel hastanelere zaten gidip sadece birkaç tahlil yaptırıp bir doktora görünmenizin bedeli, cüzdanınıza ciddi yansır.

Bazı Kamu hastanelerindeki hizmetler gerçek anlamda içinize sinerken bazı hastanelerdeki tablo “yeter artık” dedirtecek gibi veya hastayı kaderiyle baş başa bırakmanın ötesine gidemiyor. Bu konuyu acı ve gerçek halleri ile birçoğumuz biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.

24 Ocak 2020 tarihinde 6.8 büyüklüğündeki deprem ile sarsılan Elazığ’ımız halen bu anlamda kendisine gelemedi. Hangi bölgeden geçerseniz geçin TOKİ’nin yaptığı grup grup evleri görüyoruz ama halen çoğu boş.

Önceki evlerinin yerine yapılan TOKİ evleri dışarıdan şık görünse de ev sahipleri eve girip de yeni evlerini görünce hayal kırıklığına uğradılar. Sadece kalite açısından değil, aynı zamanda alan olarak daha küçük evler inşa edilmişti. Özellikle Mustafa Kemal Paşa  Mahallesinde yapılan evler zaten sanırım örneği olmayan çirkinlikte oldu. Kimler nasıl oturacak! projeyi çizenin mimar, kontrolün mühendis tarafından yapılması da acı gerçek ve düşündürücü. Apartman içi koridor zaten vahim. Koridorda insanlar tek sıra halinde ancak geçebilir, nerdeyse anne veya baba çocuğunun elini tutarak koridorda yürüyemeyecek kadar dar alan.

Okul öncesi çocukların dijital oyunlara olan ilgisi son 10-15 yıldan bu yana hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Bu hızlı artışın sebebi ise ekrana sahip elektronik cihazların ve akıllı telefonların ekran büyüklüklerinin artması yanında dikkat çekici görsellerin de yer alması olarak görülmektedir. Okul öncesi 3-6 yaş aralığındaki çocukların keşif duygularında artış görüldüğünden dijital oyunlara meraklarının da iyice artmakta olduğu görülmektedir.

Uzmanlar, bazı dijital oyunların eğitim materyalleri gibi görsel becerileri ya da muhakeme gücünü̈ artırarak çeşitli faydalar sağlayabileceğini belirmektedirler.

Bir Yüksek Öğretim Kurumları Sınavını (YKS’yi) daha geride bıraktık.  27 ve 28 Haziran 2021 tarihlerinde yapılan sınavlar 3 oturum halinde yapıldı. TYT’ye (Temel Yeterlilik Testi) tüm adayların katılmaları zorunlu idi. Diğer oturumlar isteğe bağlı.  TYT de Türkçe testi, Temel Matematik Testi, Fen Bilimleri Testi, Sosyal Bilimler Testi yer aldı. 120 soru ve 135 dakika süre verildi.

Adaylara bir de AYT (Alan Yeterlilik Testi) uygulandı. İçeriğinde Türk Dili ve Edebiyatı, Sosyal Bilimler 1 ve 2, Matematik, Fen Bilimleri testleri uygulandı. AYT de adaylar seçecekleri meslek alanlarıyla ilgili bölümleri cevapladılar. Yani sayısal, sözel ve eşit ağırlık puan türlerine göre cevapladılar. İsteyenler hepsini de cevapladılar.