Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

AMERİKA’DA İLKÖĞRETİM

13
Eylül
2010

Amerika’da bazen yürüyüş yaparken okulların önünden geçiyorum. Okullarda herhangi bir hareketlilik göremiyorum. İlköğretim ve liselerin Amerika’da Ağustos ayında öğretime başladıklarını da biliyorum. Yine de merak ettim “acaba yaşadığımız bölgede okullar mı halen kapalı diye?” düşünürken eğitimin başladığını öğrendim.

Okulların bizde olduğu gibi bahçeleri duvarlarla çevrili değil. Dışarıda tek öğrenci yok, açık alan okul çevresi çimenle kaplı, sürekli klimalar çalıştığı için pencereler kapalı. Okullarda hayat belirtsi yok gibi. Merak ettim ve ilköğretimde nasıl bir sistem uyguladıklarını öğrendim. Yaklaşık 20 yıl önce çocuklarım burada ilköğretime giderken uygulanan düzen, hemen hemen değişmeden devam ediyor.

Sabah saat 09 sıralarında eğitim başlar, öğrenciler yemekhaneye alınır. Her öğretmen kendi sınıfındaki öğrencilere lider olur. Öğrenciler kendileri sıraya girer andlarını okurlar  ve tek sıra halinde sessizce sınıflarına geçerler. Okullarda teneffüs yoktur. Öğretmen sınıfını terk edemez. Ancak beden eğitim derslerinde spor salonuna geçebilirler. Bazen de başka sınıfları ziyarete geçerler. Her öğrencinin oturduğu sıra tek kişilik ve sıralar sandıklıdır. Sınıf çok güzel döşenmiş ve bazı köşeleri kısmen ev görünümündedir. Dersler ezberden uzak oyuna dayalı, deneye dayalı, yoruma açık şekilde yapılmaktadır. Varılan bütün sonuçlar sınıfta öğrenciler arasında tartışılmaktadır.  Sınıflarda öğretmenlerin “susunnnnn…..” ikazını duymak mümkün değildir. Çünkü aile içerisinde aldıkları eğitime dayalı olarak dinlemeyi öğrenmişlerdir. Çocuklar arasında koşuşturma, itekleme, bağırma olamaz.

Öğrenciler sırtlarında kocaman, ağır çantalarla yürümezler, okullarında kendilerine ait kitaplarını bırakacakları dolapları vardır. Ev ödevi ilköğretimde verilmemekte, ödevler okulda bulundukları zaman son etüd saatlerinde yapılmaktadır.  Ders çıkışlarında eve gitmeleri için öğrencilerin iki seçenekleri vardır. Filmlerde de sık gördüğümüz sarı renkte “School Bus” denilen otobüsü kullanabilirler. Bu otobüsü kullanırken bir görevli eşliğinde otobüse gelirler ve sürücünün elindeki isim listesine göre otobüse binerler. Otobüste sessizlik olmazsa sürücü hareket etmez ve konuşmaz. Durumun farkına varan öğrenciler sessizliği sağlar ve yollarını alırlar. Amerika’da trafik kuralları gereğince, okul servis aracı öğrenci indirir bindiriken arkadan gelen araçlar durur, okul servisinin hareket etmesini beklerler. Bu kadar alınan önlemden sonra,  servis durak yaptığı sürece öğrenciler servis aracından yine tek sıra halinde inerler. Bu ülkede çocuk gerçekten çok değerlidir. Okullarda birçok yabancı öğrenci bulunmaktadır. Öğrencilere eşit davranılmakta ve aynı imkânlardan yararlandırılmaktadır.

Öğrencilerin evlerine gitmelerinin bir başka yolu da velinin çocuğunu okuldan alması. O da ilginç. Sınıflar sıra ile dışarıya alınır. Çocuğunu almaya gelen veliler arabaları ile ip görünümünde sıraya girerek okulun kapısına doğru hareket ederler. Stop levhasının bulunduğu okul girişinde durur ve çocuğunun ismini söyler, öğretmen sıradaki öğrencisini veliye kendisi teslim eder.

Bir velinin anlattığı olayıda sizinle paylaşmak istedim. Öğrenci servisinde bir çocuk koltuk altından geçerek önde oturan çocuğu rahatsız etmiş ve sürücü görememiş. Veli sonraki gün sürücüye durumu söylediğinde; sürücü hemen “kamera kayıtlarını inceleyeceğim ve size bilgi vereceğim“ cevabını vermiş ve konuyla ilgilenmiştir. Buradan şunu öğrendik ki okul servis araçlarında kamera var ve kamera kayıtları saklanıyor, ihtiyaç durumunda ilgili kişiler tarafından izlenebiliyor.

Bazen elimde olmadan ülkemdeki ilköğretim öğrencilerin sahip oldukları imkânlarla Amerika’daki öğrencilerin imkanlarını kıyaslıyor ve için için üzülüyorum. Bu ülke’de zenci, Amerikalı, Uzak Doğulu, Arap, Mexicalı, Asyalı ve daha bir çok ülkeden öğrencilere aynı okulda ve aynı imkanlar sağlanmış ve hayatları kolaylaştırılmışken; benim ülkemde aynı nüfus cüzdanını taşıyan aynı yaştaki öğrencilerin sahip oldukları imkânlar farklılık gösterebiliyor. Bir kısmı küçük yaşta altında ezildikleri çantaları sırtlarına alarak, bir kısmı ebebeynlerinin imkânlarıyla, bir kısmı okul servis araçlarıyla, bir kısmı köyden köye düşe kalka iz üzerinde yürüyerek okullarına gidiyorlar. Teneffüs yapılmayan okul düşünemiyorum. O kadar  ağır derslerin yükünü aralıksız çekmek zor. Ancak teneffüs saatlerinde öğrenciler kum, asfalt ya da çakıl kaplı okul bahçesi yerine ruhlarını dinlendirecek, gözlerine hoş gelecek okul bahçelerinde neden dinlenmesinler? Yine okul bahçesi içerisinde düzenlenmiş oyun köşesinde neden oynamasınlar? Aileler okullar dağıldığı zaman neden farklı endişeler duysunlar?  Ama okulların önünden geçerken o cıvıl cıvıl ses, o hareketlilik hiç eksik  olmasın.

Çok kısa süre sonra 2010-2011 eğitim-öğretim yılı başlayacak ve okul bahçeleri tekrar çocuk sesleri ile  şenlenecek….Yeni eğitim-öğretim yılı meslekdaşlarım ve çocuklarımız için hayırlı olsun.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.