Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

YETER Kİ ENGEL SİZ OLMAYIN !

04
Aralık
2019

3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” olarak kutlanmaktadır. Engelli kimdir? Engellilik insanlığın ortak sorunudur. Fiziksel veya zihinsel bir sorunu nedeniyle hareketleri, fonksiyonları, duyuları kısıtlanan ya da işlevlerini hiç ya da kısmen yerine getiremeyen bireylerdir. Engellilik genetik olabildiği için anne karnındayken engel şekillenebilir, doğum esnasında olabilir, sonradan geçirilen bir kaza sonucu olabilir, bir hastalık sonrası olabilir. Nedeni ne olursa olsun bir insanın kendi engeli ile baş başa kalması veya başkasının yardımına mahkûm olması, şüphesiz yaşamın zor evreleridir. Aile içerisinde engelli bir bireyin bulunması mutlaka ailenin bütün hayatını etkiler. Birçok ülkede manevi anlamda aynı sorun yaşanmaktadır. Ancak gelişmiş ülkelerin birçoğu engelli bireyi olan ailelere hizmet anlamında oldukça fazla destek olmaktadırlar.

>> Devamını okuyun

EVDEKİ ÖĞRETMENİM RAHMETLİ BABAMDI

26
Kasım
2019

Öğretmen; öğretendir, eğitendir, rehberdir, öğrenmeyi öğretendir, öğrencileri işleyerek şekil verendir,  ona meslek kazandırandır, çocuk ve gençlerin  kişilik gelişimlerinde çok fazla etkisi olan rehberdir. Özellikle ilköğretimde çocuğun örnek aldığı büyüğü öğretmen değil midir? Bazen anne babasının yaptıramadığını, öğretmen bir defa söylemeyle yaptırabilir. İlköğretim yıllarında çocuk adeta hamur gibidir. Çevre faktörüyle birlikte öğretmenin eğitilmesiyle şekillenir.

Öğretmen öğreten mi? Öğretmen öğrenmeyi öğreten mi? Öğrenciyi mutlu eden mi?  Öğretmen öğrencisinin mutluluğu ile mutlu olan mı? Öğrencinin başarı grafiğini hazırlayan mı? Öğrencinin yüreğine dokunan mı?

Öğretmenler yıllar önce çok sıkıntılı koşularda çalışmışlardı. Ulaşımın atlar ya da kızaklarla gerçekleşebildiği yıllarda at geçmez kervan geçmez yerlerde görev yaptılar. Yine öğretmenler birleştirilmiş sınıflarda imkânsızlıklar içerisinde görev yaptılar. Gittikleri köylerde bölgenin iklimine göre bazen aylarca ulaşım kesilmişti.  Köylere giden öğretmenlerimizin barınma yerleri için köy muhtarları evlerini açtılar.Öğretmen köylerinde örnek insandı, her yaşın hatta birçok konunun danışmanıydı.  Koşullar zor ama öğretmene sevgi, saygı güven bugünden çok daha fazla değil miydi? Öğretmenlik mesleği tamamen özveri ile çalışılacak görevler gurubuna girmektedir.

>> Devamını okuyun

HARPUT SENFONİ ORKESTRASI İLE MÜZİĞE DOYUM

19
Kasım
2019

17 Kasım 2019 günü Ulu Önder Atatürk’ün Elazığ’a gelişinin 82. Yıl dönümüydü. Vefatından yaklaşık 1 yıl önce 17 Kasım 1937 tarihinde Elazığ’ı ziyaret etmişti.  Hatırlıyorum çocukluğumda 17 Kasım tarihlerinde mutlaka etkinlik yapılırdı. Hatta çok iyi hatırladığım, Atatürk’ün sevdiği şarkılar başlığı altında Ata’nın sevdiği şarkıları halka dinletmek için sanatçılar davet edilmişti. Safiye Ayla, Müzeyyen Senar gibi saygın sanatçıları dinlediğimizi hatırlıyorum.

17 Kasım 2019 Pazar günü Nurettin Ardıçoğlu Kültür Merkezinde çok güzel sanatsal bir etkinlik sergilendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Elazığ Belediyesi, Elazığ Valiliği ve Ankara-Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı tarafından gerçekleştirilen Adana Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Harput müziğini icra ettiler. Dinleyicileri mest ettiler. 6 yıl önce 2013 yılında yöresel müziği senfoni orkestrasına uyarlayarak icra etmişlerdi. Dinleyicilerin beğenilerini kazanmıştı. 6 yıl aradan sonra tekrar Elazığ’da sahne aldılar.

>> Devamını okuyun

ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRENCİ TOPLULUKLARI

14
Kasım
2019

Bazen zaman tünelinde gezinti yapıyorum. İlkokul sıralarında eğitsel kol etkinliklerimizi görüyorum. Eğitsel kol faaliyetlerinde girebilmek için mücadele verirdik ve seçilince de sanki kendimizi ayrıcalıklı görürdük. Ortaöğretimde de devam ederdi. Belki o yaşlarda o faaliyetlerin öneminin farkında değildik, sadece görevimizi yapıyorduk gibiydi. Oysa sosyal faaliyetlerin getirisi yıllar sonra anlaşılmaktadır
İlköğretim sırlarında başlayan eğitsel kollar üniversitelerde yerlerini öğrenci kulüplerine şimdiki ifade ile öğrenci topluluklarına bırakmaktadırlar. Üniversiteler sadece çağdaş eğitim yapmakla yetinmiyorlar. Artık öğrencileri sosyal etkinlikler içerisinde görevlendirerek, onların hayata bakış açılarının değişimlerine, sosyalleşmelerine, koordineli çalışmayı öğrenmelerine, özgüven kazanmalarına, iş takibi yapma becerisini kazanmalarına, konulara geniş açılı bakmalarına imkân sağlamaktadır.
Sosyal etkinlikler ile yaşam renklenir, hareketlenir. Üniversitelerde farklı ve çok sayıda öğrenci toplulukları kurulmuştur. Bu toplulukların kuruluş amacı sosyal, sportif, kültürel, sanatsal, bilimsel, teknolojik vb. alanda etkinlikler yapabilmektir. Bu kulüpler öğrenciyi interaktif düşünmeye, sosyalleşmeye, risk alabilmeye, vizyon kazanmaya, liderlik ruhunun gelişmesi ve ön plana çıkmasına, farklı görüş ve karakterdeki insanlara saygı duyma gibi özellikleri kazanmalarını sağlamaktadır. Üniversite öğreniminden sonra meslek hayatına başlarken mutlaka herkes devlet dairesinde iş bulamayacaktır. Özel çabalarıyla iş arayışına girmeleri büyük ihtimaldir. Kişi öğrencilik yaşamında ne kadar sosyal etkinliklerin içerinde ise iş bulmada da o kadar girişken olur ve hedefe ulaşır.

>> Devamını okuyun

CUMHURİYET KADINLARI VE ATATÜRK

29
Ekim
2019

“Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır” ilkesini benimseyen Atatürk, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu. 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi 1921 Anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yapılan değişiklikle devletin yönetim biçimini Cumhuriyet olarak ilan etti.

Cumhuriyet’in onuncu yıl kutlamalarının yapıldığı 1933 yılında, onuncu yıl nutkunda bu günün önemine ve en büyük bayram olduğuna değinilmiştir.

Cumhuriyet’in ilanından sonra eşdeğer sayılabilecek ülkelere bakılıp kıyaslandığımızda, Toplum olarak ne kadar fark attığımız açıkça ortadır. Yapılan inkılaplar ile yeniliklere kavuşan Türk toplumu özgürlüğün tadını çıkarmıştır. Cumhuriyet öncesi Türk kadınını tarihsel gelişimi içerisinde değerlendirirsek, Ata’nın sırf kadınlara yönelik yaptığı açılımın ne kadar büyük çapta olduğunu görürüz. 5 Aralık 1934 yılında Anayasa ve Seçim Kanununda yapılan yasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Türkiye Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12,  Bulgaristan’dan 13 yıl, Belçika’dan 14 yıl, İsviçre’den 36 yıl önce seçme ve seçilme hakkı tanınmıştı.  Avrupa ile kıyaslanınca seçme ve seçilme haklarının ne kadar erken elde edildiğini nasıl inkâr ederiz?

>> Devamını okuyun