Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

YGS VE GÖZLEMLERİM

03
Nisan
2012

01.04.2012 Pazar günü yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavına 1 milyon 837 bin civarında öğrenci  160 dakikada 160 soru çözebilmek için soğuk havada ter döktüler, bazıları da stresten üşüdüler. Sınav bütün il merkezlerinde, bazı ilçelerde, KKTC’nin başkenti Lefkoşe olmak üzere 160 merkezde yapıldı ve 4 ayrı test uygulandı.

Eski adıyla ÖSS olarak adlandırılan Üniversite giriş sınavı 2010 yılı ile iki aşamalı olarak YGS (Yüksek Öğretime Geçiş) ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) adları altında yapılmaktadır.  YGS bir ortaöğretim kurumundan mezun ya da halen son sınıfta okuyan öğrencilerin girdiği sınavdır. YGS, ortak derslerin sınavlarından oluşmaktadır. 9.Sınıf derslerinin ağırlıkla sorulduğu, mantık, muhakeme, temel bilimler soruları ağırlıktaydı. Soruların sorulduğu alanlar şöyle: Türkçe, Matematik,  Sosyal Bilimler ve Fen Bilgisi.

YGS’ye giren aday ne haklar elde edecek? Önlisans programlarını ve Açıköğretim programlarını tercih edebilecek.  İkinci aşama sınavına (LYS) katılma hakkını elde eder. YGS puanları, LYS sonucunda oluşacak puanları % 40 oranında etkili olmaktadır.

Bu yıl yapılan YGS sınavında yine görevliydim. Sınava giren adayların heyecanlı ve panik olmaları yine gözden kaçmadı. Yıllardır bu tür sınavlarda görev alırım. Anne olmadan bu sınavlardaki heyecanı belki empati yapamadığım için yaşayamıyordum. Ancak anne olduktan sonra görevli olduğum sınavlarda her çocuk benim için bir evlat oldu. Adayların saat ile yarıştıklarını gördükçe ilerleyen saatler  beni rahatsız ediyordu. Onların üşümeleri, güneşten etkilenmeleri, dışarıdan gelen gürültüden etkilenmeleri dikkatimden kaçmaz, elimden gelen ortamı oluşturmaya gayret ederim.

Sorulara konsantre olmuş öğrenci için ayakkabının çıkaracağı ses, görevlilerin fısıltı ile konuşmaları son derece rahatsız edicidir. Sınav ne olursa olsun madem bir sınavda görevliyim o gün ses yapmayan ayakkabı giyinirim. Bu basit önlemin dahi ÖSYM den bildirilmesine ihtiyacım neden olsun ki? Maalesef bu konuya hiç dikkat etmeyen meslektaşlarımızın varlığı söz konusu idi ki ÖSYM bu konuda dikkat edilmesi gerektiğine dair bilgilendirme yaptı. Sınav esnasında sınıfta sürekli gezinmenin ve bir öğrenci başında durarak onu izlemenin öğrencinin konsantrasyonunu tamamen bozacağına kendi öğrenciliğimden yine empati yaparak bilir ve yapmamaya dikkat ederim.  Maalesef aynı durumda olan sınavda görevli arkadaşlarımı nazikçe uyarmak zorunda kaldığım zamanlar oldu.

ÖSYM’nin aldığı bazı önlemler aslında görevlilerin düşünmesi gereken konular olmalıydı, geç de olsa yazılı olarak bildirildi. Ancak önlemler abartılmış olarak geldi. Örneğin; gerek öğrenci gerek görevliler için sınav başladıktan sonra lavaboya gitme yasağı getirildi. Mutlaka bir sorun var ki bu önlem alındı diye düşünülür. Görevli bina sınav sorumlusu hocamız biz görevlilere bu konuyu hatırlattığında görevliler arasında yapılanın yanlış uygulama olduğuna dair ciddi tartışmalar yaşandı. İtiraz içerikli karşı koyuştaki düşünce haklı olabilir ancak, muhatabı bina sınav sorumlusu hoca değildir. O sadece kuralları hatırlatmakla mükelleftir. Neyi, nerede, ne zaman,  kiminle tartışabileceğimizi bir bilebilsek…

ÖSYM tarafından görevlilerin de öğrenciler gibi sadece kimlik ve görev belgesiyle gelmeleri istenmişti. Sınav evrakları açıldığında lazım olan kalem yoktu. İdareciler kalem temin etme telaşına düştüler. Bu da ÖSYM’nin ihmalkarlığıydı.

Sınavdan çıkan öğrencilerin yorumları ile bizim gözlemlerimiz Türkçe sorulardaki paragrafların uzunluğu dikkat çekiciydi. Yapılan açıklamaya göre ÖSYM bu tarz sorular ile kitap okumayı teşvik ediyormuş! Umarım yanlış bir ifadedir. Yeni yetişen bilgisayar neslini böyle ciddi bir sınavla kitap okuma alışkanlığını kazandırmaya yönlendirmek yanlış bir zamanlamada gerçekleşmektedir.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.