Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ULAŞIM MODELLERİ

19
Eylül
2012

Ülkemizde de artık ulaşım aracı olarak havayolunun sıkça kullanıldığına tanık oluyoruz. Nedenlerini havaalanlarının artması, rekabetten doğan uygun olabilecek uçuş ücretleri, insanların artık konforlarını daha çok düşünüyor olması, hızlı yaşam, çalışma hayatının yoğun olması ve zaman ile yarış gibi gerekçelere bağlamak mümkündür. Bu gelişme mutlaka sevindirici bir durum. Hava ulaşımının artması, haliyle otobüs firmalarını olumsuz etkilediği de bilinmektedir. Yok olmaya yüz tutmuş demir yolları ulaşımı Batı ve Orta Anadolu’da hızlı tren uygulamasıyla tekrar canlanmaktadır. Oysa ulaşımda bilet ücretlerinin uygun olması nedeniyle halkın tercih edebileceği demir yolu ulaşımı kaliteyi artırırsa Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde vatandaşa yapılabilecek en büyük hizmetlerden birisi olmaz mı? Örneğin; Ankara- Eskişehir ve Ankara- Konya arasındaki hızlı tren dolu dolu çalışıyor. Çoğunlukla bir gün önceden yapılan rezervasyon ile ancak yer bulunabilmekte. Yolcu için yolda kazanacağı süre ve konforlu yolculuk çok önemli. Oysa halen Doğu ve Güneydoğuya gelen Van Gölü Ekspresi ile Kurtalan Ekspresi emektarlar kara vagonlar ve kötü donanımlarıyla  dağları aşarak hizmete devam etmektedirler.  Karayolunun çok kullanılması ve uygun olmayan yol yapısı ile sürücü hatası birleşince kazalar kaçınılmaz olmakta.

Avrupa’da ulaşım çoğunlukla ülkeyi ağ gibi saran demir yolları ile yapılmaktadır. Kaliteli hizmet yolcu potansiyelini artırmaktadır. Güvenli olan bu ulaşım sayesinde trafik kazaları da büyük oranda önlenmektedir.

Amerika’da otobüs yolculuğu ve demir yolu yolculuğu azdır.  Genelde özel otomobil ya da uçak ulaşımı kullanılmaktadır. Uçaklar adeta dolmuş gibi kullanılmaktadır. Hava alanları günün her saatinde oldukça kalabalık.  Uçaklar küçük, büyük, orta kapasiteyle uçmaktalar. Bir şehirden kalkan uçak bir başka şehirde dolmuş gibi bazı yolcuları indiriyor, orada hemen boşalan koltuklara tekrar yolcu alarak dolmuş mantığıyla çalışarak uçuşuna devam etmektedirler. 

Karayolu yolculuğunda genelde özel otolar kullanılmakta. Ancak bu kadar yoğun trafiğe rağmen kaza sayısı oldukça azdır. Mutlaka kaliteli yollara sahip olmaları en büyük nedendir.  Birçok eyalette Instate denilen yollarda hız sınırı 55-65 mil arasında değişmektedir. Düşük hız sınırının nedeni yolun bozuk olması değil, ani bir durumda durma şansını artırmak. Ayrıca Amerika’da benzin ucuz olmasına rağmen dışa bağımlılıktan dolayı tüketimi de düşürmek olduğu iddia edilmektedir. Çünkü en az benzin tüketimi bu hız limitinde gerçekleşmektedir. Bütün yollarda gezinen ya da park eden polis araçlarını sık görmek mümkün. Bizdeki gibi trafik polisi yazısı yoktur. Polis aracında gezici veya sabit radar arabanın ön ve arkasında bulunmakta. Yani hata yapan asla affedilmez.  Bir sürücü hatası gürünce heybetli ışıkları yakarak aracın peşine düşer. Sürücü fark ettiği an hemen yolun sağına geçer ve bekler. Aracın arkasında duran polis kendi otomobilini park edip elini belindeki silaha dayayarak önde duran sürücünün yanına gelir. Sürücü polis kendisinden bir belge istemedikçe ellerini direksiyon üzerinde tutar ve bekler. Ancak belgeler istendikçe  verir ve araçtan hiç inmez. Sürücünün sicili temiz ise ceza değil uyarı yazısı verir. Tekrar avının peşine düşer.  Alkollü sürücünün ehliyetine el koyulabildiği gibi hapis cezası dahi verilebilmektedir. Araba sahibi olan 24 yaşına kadar bir gencin araç sigortasına ödediği ücret ile 25 yaşından büyük birisinin ödediği ücret farklıdır. 25 yaşından sonra sigorta ücreti düşmektedir.  Kurallar çok keskin uygulanmakta. Yine diğer bir örnek; okul servisi öğrenci indirme bindirme yapıyorsa zaten otobüsün yanında DUR levhası otomatik açılır. Size beklemeniz gerektiği hatırlatılır. Belli mesafede durup beklemek ve belli mesafeyle takip etmek zorunluluğu var.

Dikkat çeken çok ayrıntıları sıralamak mümkün.  Sistem yerine oturursa, insanlara bilinçlendirme küçük yaşta aşılanırsa, yollar aslına uygun yapılır, tabelalar doğru yere yerleştirilirse, bireyler kurallara duyarlı olursa, trafikte sabır ve saygı olursa, trafiğe çıkması mahsurlu araç trafikten men edilirse (bazen farları açık olmayan araçları dahi seyir halinde görmekteyiz.), kural çiğneyen sürücülere uyarı sonrası tekrarlanan olaylarda can yakıcı ceza uygulanırsa sanırım trafiğe çıkma fobimizi aşmış olacağız. Gazetelerimizin ilk sayfalarındaki ölümlü kazaları minimuma indirmek en büyük arzumuz ve toplumsal  görevimizdir.

Herkes için kazasız belasız yolculuklar dileklerimle.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.