Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

TV PROGRAMLARININ ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

24
Ocak
2014

Vazgeçilmez teknolojilerden birisi televizyondur. Yıllar önce yaptığım bir çalışmada televizyonun eğitim alanındaki yararlarını yazmış ve uygulamalı anlatmıştım. Ancak günümüzde televizyon kanal sayılarının artmasıyla, çok farklı program türleri oluşturulmuştur. Ancak, reyting uğruna toplumun benimsemeyeceği programların da çoğaldığını üzülerek görüyoruz.

Televizyonun evlere girmesinden sonra uzaklar yakın oldu. Farklı kültürlerin ve dünya ülkelerinin tanınmasına neden oldu. Çocuklar için soyut kavramlar somut oldu. İnsanların vizyonları değişti. Eğitime destek oldu. Televizyon, özellikle uzaktan eğitimde araç ve ortam oldu. Televizyon yayınları ile okuma yazma öğrenenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlalaştı. Eğlence amaçlı kullanıldı. Yararları elbette oldukça fazla. Bu hususlara ilerleyen sayılarda değineceğim.  Ama ben bugün eleştirel pencereden  bakacağım.

Çok fazla izleyen çocuklar üzerinde televizyonun düşünme ve problem çözme becerilerinin zayıflattığı görülmüştür. Okuma alışkanlığını ciddi anlamda olumsuz etkilemiştir.  Sosyal ilişkilerin zayıflamasında yine etkendir. Bu olumsuz etkileri ne yazık ki yetişkinlerde de görebiliyoruz. Çocukluğumuzda yaşadığımız o sıcak akşam dost ziyaretleri artık azaldı. Yıllar önce evlerde bir tane televizyon varken en azından herkes aynı odada ve aynı kanalı izlerdi ya da izler gibi görünürdü. Oysa şimdi artık evlerde daha fazla sayıda televizyon olunca, aile bireyleri kendi istekleri doğrultusunda kanal izleyebilmek için farklı odalara geçmektedirler.

Anneler çocuklarını oyalayabilmek hatta yemek yedirebilmek için onları çizgi filmler ile baş başa bırakmaktalar. İlgimi çeken şu çizgi filmlerin çoğu yabancı kaynaklıdır.  Çizgi film kahramanlarının yabancı olması, farklı değerlerin işlendiği programlar ile büyümelerinde etkin olmaktadırlar.  Bazı programlardaki argo konuşmaları hemen benimseyen çocuklarımız ile ailenin mücadele etmesi oldukça sıkıntılı bir durum. Özellikle çocuklar üzerinde etkin olan görsel ve işitsel medyanın dil kullanımı hususunda çok daha dikkatli olması gerekir. Çocuklar belli yaşlarda şiddet içeren film izlerken heyecan duyup hemen akabinde kendi aralarında uygulamaya başlamaktadırlar. Şiddet içeren film izleyen çocuklarda şiddete eğilim olduğu gözlenmektedir. Özellikle 2-6 yaş arasında daha çok taklitçi olan çocukların davranışlarına yansıttıklarını görüyoruz. Örneğin;  He Man çizgi filmi yıllardır yayındaydı ve özellikle erkek çocukları için ilgi çekici bir film idi. İzleyen çocukların bir kısmı kendilerini He Man olarak görmeye başladılar.  Pelerinlerini sırtlarına alarak uçuş hamleleri yapmaya başladılar. Hatta gördük ki; He Man rolünü benimseyen bazı çocuklar,  balkondan atlama hamleleri yapmaya çalışmışlardır.

Sürekli izledikleri filmlerin etkisinde kalan çocuklarda kaygı ve uyku bozuklukları gözlenmekte, uykularında kâbus görme sıklığı artmaktadır. Cinsellikle ilgili sahnelerin olumsuz etkilerini taşıyabilmektedirler. Ardı arkası gelmeyen ve albenisi olan reklamların çocuklar üzerindeki etkileri oldukça fazladır.

Çocukların televizyon karşısında sürekli oturmaları duruş bozukluklarına yani iskelet yapısına zarar verdiği gibi, ayrıca hareketsizlik ve sürekli yiyecek atıştırmalarından dolayı obez çocukların sayılarında artma görülmektedir.

Sevgili okurlarım,

Bu yazıyı kaleme aldığım 20 Ocak tarihi, büyük oğlum Cihan’ın doğum günü. Affınıza sığınarak bir anne kimliğimle oğlumun doğum gününü aşağıdaki cümlelerimle kutlamamı bana çok görmezsiniz diye ümit ediyor ve bu yazıyı sevgili oğlum Cihan’a doğum günü hediyesi olarak atfediyorum.

Canım CİHAN’ım

Evlat sevgisi nedir? Analık nedir? Babalık nedir? Aile nedir? Sıcak yuva nedir? Hasretlik nedir? diye insanın içini ısıtan bir sürü soru ve duyguların yoğunlaşmasından dolayı insanın burnunu sızlatan cevapları vardır.  Analık kutsal, evlat da baldan tatlı mıdır? Ne zaman bu soruların cevabını buldum? Hamilelik sürecimde o yıllarda Almanya gibi garip diyarda 9 ay sırt üstü yatarak çok sıkıntılı günler yaşadığımın ne kadar zor olduğunu anlatmaya kelimeler yetmiyor.  Seni kucaklayabilme umudumu kayıp etmişken yaban ellerde Almanya’da seni kucakladığım o ağrılı halimde bütün soruların cevaplarını yaşayarak duygularımla vermiştim. Dünyanın en mutlu insanıydım.

Almanya/Karlsruhe’de hayata gözlerini açtın. Çok güzel geçen çocukluk döneminde bana evlat oldun, bana arkadaş oldun, bana sırdaş oldun, zamanı geldi gözlerimizle konuştuk. Kardeşin Serkan’a ağabey oldun, arkadaş oldun onun tam anlamıyla koruyucusuydun. 10 yaşındaydın senden güç alarak İngiltere’ye gitmiş birlikte 9 ay yaşamıştık. İlk öğretim hayatın Türkiye, Amerika ve İngiltere gibi farklı ülkelerde geçmişti. Nerden bileyim ki Amerika sonunda sizi ana-baba evinden alıp uzaklara götürecek!.

Seni evde tutabilme çabasıyla Üniversite tercihini Fırat Üniversitesi’ nde de yapma anlamda senin isteğini göz ardı etmiştik, ciddi kararlıydık. (hakkını helal et) Ne oldu sadece 4 yıl daha bizimle birlikte kalmanı başarmıştık. 20 yaşında Üniversiteden mezun olduktan 2 gün sonra Amerika’ya uçtun. İşte gidiş o gidiş oldu. Evde yaşadığın 20 yılı düşündüğüm zaman sadece etkisi altında kaldığım çok güzel bir film izlemiş gibi kısa bir süreç diye hatıralarım canlanıyor. Senin gidişine alışamadan Serkan’ımın da Amerika’ya gelişi bir anne için özlem dolu gece gündüzün birbirine karıştığı günlerin temeli oldu.  Artık o garip ülkede Serkanım’a üstlendiğin korumacılığın üzerine ona ayrıca baba gibi davrandın, arkadaşı oldun, sırdaşı oldun. İçim çok rahat çokk. Allah beraberliğinizi daim etsin. Biz bugün  varız yarın yokuz. Siz birbirinize emanetsiniz.

Ne zaman ki özel bir gün olur yine anneler duygulanır. İşte 20 Ocak tarihi okyanus aşırı uzaklıkta olan Cihanım’ın doğum günü. 11 yıldır çoğunlukla ayrı geçirdiğimiz doğum gününde duygulanmamak mümkün değil! Ama daha rahatım, çünkü artık yanında kızım Hacer ve dünya tatlısı Arda’m var.

Canım göz bebeğim Cihan’ım doğduğun gün ve hastane bugunkü gibi hafızamda. Ama yıllar geçti. Yıllar geçse de sen benim CİDAM’sın. Doğum gününü kutluyor; Hacerim ve Ardam ile sağlıklı, huzurlu nice yıllar diliyorum Özlemimsiniz.

Nurhayat

“Bir annenin gece yarısı yalın duygularının dökümü”

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.