Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

THY

28
Eylül
2010

Brüksel/Belçika hava alanında artık Türk yolcularıda görmek mümkün.  Kalabalık ortamda birbirlerine seslerini duyurmak için ve Türkçe anlamayanlarıda düşündükleri için olacak ki yüksek ses ile konuşuyorlardı.  İstemeden de  olsa kulak misafiri oluyordum. Gruplar halinde Türkiye’ye gelecek Avrupa yolcuları vardı ve zenci gruplar vardı. Çocuk sayısı oldukça fazla, annelerin sırtına bağladığı bebekleri,  çevrelerinde dolaşan en az üçer, dörder  çocukları  daha vardı.  Yolcuların görünen bagaj tipleri dahi değişmeye başladı torbaları görür oldum. Uçağa biniş zamanı geldi Amerika’da gördüğümüz ip gibi  sıra yok arkamda zenci çocuklu aile, çantam çekiliyor, ayaklarıma basılıyor, çarpıyor.. ben çocukları uyarmak zorunda kalıyorum anneden müdahale yok.  Uçakda çocuk ağlama sesleri, bitmeyen istekleri karşısında bağırmaları ve anne babanın çocuğu güya susturma adına yüksek ses ile konuşmaları yolcuları rahatsız edecek düzeydeydi. Hemen yolcu profili değişmişti.

Uçağımız aprona geç yaklaştığı için rötarlı  kalkacaktı, yolcular arasında kısa rötar dahi olsa söylenmelere neden olmuştu. THY ile uçmanın mutluluğunu taşıyordum. Avrupa’dan gelen yolcuların THY farkını görmelerini arzu ediyordum. Güler yüzlü, fiziki yapıları ve diksiyonları  düzgün hostesler yolcuları ev sahibi edasında karşıladılar.  Öğle saatlerinde uçtuğumuz  bir süre sonra yemek menüsü yolculara dağıtıldı ve ardından yemek servisi başladı.  Birçok firma ile uçmuştum böyle bir menü  verilmemişti. Genellikle sebze ve tavuk olmak üzere iki seçenek sunmuşlardı. Menüde yer alan seçenekler şöyle idi.:

Domates  soslu kızarmış patlıcan, beyaz peynir  (standart)

Izgara köfte veya  tavuk  göğüs  (sote mevsim  sebzeleri /sade pilav veya “Mantarlı Ravioli”, çikolatalı kek,  taze ekmek çeşitleri, kahve veya çay.

İşte THY farkı diye konuşuyor bir yandan da menüdeki seçenekler arasında ne yiyeceğimize karar veriyorduk. Çok uzun bir yoldan geliyorduk bir an önce bir şeyler yiyip uyumak istiyordum. Güler yüzlü hostesimiz yaklaştı ve “ne yemek istersiniz ?” diye sordu. Köfte istedim.”üzgünüm  köfte kalmadı” diye cevap verdi. Ardından tavuk istedim yine “hanım efendi özür diliyorum tavuk da kalmadı size pasta  (bir çeşit makarna) verebileceğim ” dedi. O halde neden seçenekleri sunuyor  ve menüleri dağıtıyorsunuz  diye sorduğumuzda  “ön sıralarda bazı yemekler tükendi” cevabını verdi. Oysa biz de  5. sıradaydık, arka sayılmazdı. Yanımızda oturan her haliyle münevver görünen bir bey  yemeği almayarak protesto etti,  madem tek seçeneğimiz var o halde neden bana “ne yemek istediğimi soruyorsunuz, elinizde kalanları zaten veriyorsunuz, bari yolcuları kandırmayın, ben köfte istiyorum” diye haklı  olarak direndi. Buradaki direnç köfte yemek değildi, yapılan hatanın sıkıntısı çektirilerek bir başka uçuş için önlemlerin alınmasıydı. İlgili hostes çözüm getiremeyince kabin içi amiri çağırarak konuyu anlattı. Amir pozisyonundaki hostes de beyefendiye anlatmak istediysede ikna edeceğine inanmayınca “sizin için tekrar bakayım diyerek ayrıldı ve içerisinde  köfte olan yemek tepsisi ile gelerek beyefendiye ikramını yaptı. Bu  durum hiçte şık olmayan ve THY gibi dev bir firmaya yakışmayan davranıştı .  Özellikle yurtdışı uçuşlarda belli kaliteyi yakalamış  firmanın bu aksaklıkları yolcu penceresinden bakıldığında bazen daha büyük görülmeye neden olabilir.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.