Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

TELEVİZYON PROGRAMLARI

15
Ocak
2013

Televizyon hayatımıza geç girdi, ama hızlı girdi.  1970’li yıllarda Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde TRT ilk yayına girdiğinde haftanın belirli günlerinde TRT’nin yayınları bir kaç saat izlenebilirdi.  Yayın hem kısa hem de çok kalitesizdi. Hatırlıyorum çatılarda kocaman antenler sürekli ayarlanır, yön değiştirilir, yine de yayın karlamalı olurdu. Her evde nerde televizyon olsun! Televizyonları olanların evleri minyatür sinema gibiydi. O dönemlerde yakınlarımız yayın olduğu akşamlar bize geldiklerinde, evimiz sinema salonu gibi sandalyeler art arda dizilirdi. İstiklal marşıyla açılan yayın heyecanla beklenirdi.  Gelen misafirlere hizmet eden anneme yardım eden ben ve kardeşim artık TV yayını inşallah kesilir de biz rahat ederiz, nasıl olsa  biz izleyemiyoruz diye kardeşimle dertleştiğimi hatırlıyorum.  Takip eden yıllarda evlerde masaların üzerinde siyah beyaz televizyonlar yaygınlaştı.

1980’li yılların başında renkli televizyona sahip olma heyecanı yaşanmaya başlandı. Bu defa da insanlar renkli televizyon almak için yarıştılar. TRT kanalları sayılarını artırıyor ve bölgelere ait yayınlar yapılıyordu.  1991 yılında yurt dışından ilk özel bir Türk televizyonun açılmasıyla ardı ardına özel televizyonlar yayınlarına başladılar. Öyle ki; hemen arkasından 1992 yılında Fırat Üniversitesinde Fırat Televizyonu yayına başladı. Kuruculuğunu ve yayına geçişini eşim Prof. Dr. Asaf Varol yapmıştı. O’nun o heyecanını o koşturmasını yakından bildiğim için zor ve uzun bir süreç olduğunu da biliyorum. Aradan geçen o kadar zamana rağmen eşim halen  “Fırat TV benim çocuğum gibidir” der. Yayın akışı televizyon kanalının kalitesiydi. O nedenle programlar tam bir süzgeçten geçerdi.

Artık ulusal ve yerel televizyon kanallarının sayılarını bilemiyoruz. Uydu kanalıyla yine dünyanın her tarafından yayın evlerimizden izlenebilmektedir. Kanal sayısı çoğaldı, yayın saatleri artık 24 saat oldu. Diziler, haber programlar, belgeseller, eğitim programları, sağlık programları, kısmen çocuk programları, bolca kadın programları ile yayın akışlarını zenginleştirmişlerdir. Televizyon bilgi, kültür, görgü artırmada en büyük kaynaktır.  Yıllar önce televizyonda okuma yazma dersleri verilirken, zamanında okula gitme şansını elde edememiş yetişkinlerin evlerinde TV izleyerek okuma yazma öğrendiklerini biliyorum. Okula başlamadan önce bazı çocukların yine çocuk filmi izlerken okumayı öğrendiklerini biliyoruz. En güzel örneği olan Açık Öğretim Fakültesinin ders müfredatının belli kanallarda hocaları tarafından anlatılması ne güzel bir hizmettir. Sadece kadınlara yönelik çok kaliteli yayınların yapıldığını biliyoruz. El sanatları, mutfak, meslek grupları gibi.

Yıllar önce başlayan desti izdivaç isimli evlenme programının benzerleri son yıllarda artık bir çok kanalda farklı isimlerle yapılmaya başlandı. Gündüz saatlerinde iş yerimde olduğum için gündüz saatlerindeki yayınların pek farkında değildim. Son bir kaç gündür gündüz yayınlarını izleme fırsatı buldum. Bana göre olmayacak duaya amin demekten başka bir şey değildi. Benzer programları birkaç kanalda isim farkıyla izlemek mümkün.  Farklı kanallarda yapılan evlilik programları bir günde her birisi ortalama 3 saat kadar yayın yapıyorlar. Haftada toplam yaklaşık 50 saat, ayda 200 saat evlenme programı sunuluyor.  Mutlaka sunucular ciddi paralar almaktalar. Topluma ne veriliyor?  Burada evlenme yaşına gelmiş 19 yaşındaki insandan 75 yaşına kadar olanlar vardı. Her gün uzun süre yayın yapan bu kanallar konuk bulmada demek ki hiç zorlanmıyorlar. Bu da evlenmek için ne çok yanıp tutuşan insanların olduğunu anlatır. Programa bir kaç defa kulak misafiri oldum. İçerik insanlara hiç bir katkısı olmayan, sadece vakit geçirmek değil  bana göre vakit öldürmek için oluşturulmuştu. Aynı kişiler günlerce o programın konuğu olduklarını söylüyorlardı. 1 ayı aşkın süre orada kaldıklarını anlattılar. Genellikle aynı ortamda uzun süre kaldıkları için artık aralarındaki mesafeyi kayıp etmişler ki canlı yayında tartışmalarında seviyeyi oldukça düşürüyorlar. Ağız dalaşı büyüdükçe sesler çoğalmaya başladı. Bu tansiyonun yükselmesi esnasında program yapımcısı pasif konumda olaya hemen müdahale etme gereği duymuyor. Bir süre izledikten sonra olay iyice kızışınca ancak tartışmaya müdahale ediyorlar. Acaba reyting uğruna olabilir mi? Evlenecek adayların karşı cinse sordukları ilk soru mal varlıkları. Konuşmanın bu girişle yapılması, olabilecek evliliğin tamamen çıkara dayalı olduğunu anlatmaya yeterlidir. Sağlıksız başlangıcı yapılacak evlilikler bazıları tarafından neden örnek alınsın? Her haliyle eleştiriye açık bu tarz programların bu kadar uzun ömürlü olmaları tartışma konusudur.

Kadınlarımızı etkileyecek, eğitecek, eğlendirecek, ufuklarını açabilecek, eş ve çocuğuyla daha sağlıklı iletişim kurabilmesi için kişisel gelişim programları gibi programlar daha faydalı olmaz mı? Bayan ya da erkek için meslek edinme programları neden olmasın? Kanal sayısı arttı, program süreleri uzadı. Bunların içerisinde bir kaç kanalın her gün yaptığı 2,5 ya da 3 saatlik yayın süresini  7 den 70’e insanların izleyebilecekleri daha etkileyici  programlar ile yayınlarına devam edebilirler.

Herkesin kullandığı görsel ve işitsel medyanın çocuk ve yetişkin üzerindeki etkileri hiç de azımsanacak gibi değildir. O tarz programların yerine farkındalık yaratacak programları görmek umuduyla…

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.