Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ŞEHZADELER ŞEHRİ

27
Kasım
2012

Şehzadeler şehri dendiğinde akla gelen şehir Manisa. Mesir macunu dendiğinde akla gelen şehir yine Manisa şehridir. Manisa’yı yaklaşık 10 yıl önce görmüştüm. İzmir’e çok yakınlığı nedeniyle olacak ki pek gelişmiş denilemezdi. Bir şehrin içinden geçmek ya da birkaç saat  kalmakla o şehir hakkında bilgi sahibi olmanın mümkün olamayacağını şimdi daha iyi anladım. Geçen hafta sonunu Manisa’da geçirme şansını elde ettim.

İzmir’in ilçesi görünümünde sandığım şehrin tam bir sanayii şehri olduğunu gördüm. Türkiye’de  gelişmiş bir organize sanayini Manisa’da görmek mümkün. Elektroniğe damgasını vuran Vestel grubu, Bosh, Ülker, Eczacıbaşı, Schneider gibi bilinen birçok firma üretimlerini Manisa’da yapmaktadırlar. Bu durum o kentte işsizliğin önemli derecede çözümlendiği anlamını taşır.

Evi İzmir’de olan Manisa’da çalışan kesim olduğu gibi, tam aksi Manisa’da yaşayan ama işyeri İzmir’de olan insanlar için yol hiç de önemli değil.  Eğitim konusunda Üniversite, Fen Lisesi bazı Anadolu Liselerinde okuyanlar yine iki şehir arasında çok rahat gidip gelmektedirler. Hatta bazı semtler düşünülür ise İzmir’in içinden oturmaktansa, Manisa’da ikamet etmek ulaşım açısından daha avantajlı olabilmektedir.

16. Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman Manisa’da sancak beyi olarak görev yaparken annesi Hafsa Sultan yanındaydı. Sultan Süleyman İstanbul’da tahta oturduktan sonra Manisa’da bir Külliye’nin inşa edilmesini istemiştir. Bugünkü Sultan Cami, halkın bir başka deyişiyle Mesir Camii meydana çıkmıştır. Halk her yıl 21 Mart’ta cami önünde toplanır ve mesir şenlikleri başlar. Mesir macununun öyküsünü şöyle anlattılar:  Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan Manisa’da hastalanır. Hastalığına şifa aranır. Kendilerinin yaptırttığı medresenin başındaki hekim Merkez Efendi bir macun hazırlar. Bu macun içerisinde tamamen bitki ve 41 çeşit baharat kullanılmış. İyileşen Hafsa Sultan macunun halka dağıtılmasını istemiş. İlerleyen yıllarda macunun formülü verilerek halk tarafından yapılması sağlanmış. Her yıl Hafsa Sultan’ın iyileştirilmesi canlandırılarak halka bu caminin minaresinden mesir macunu atılır ve şenlik düzenlenir.

Manisa’da artık sektör haline gelmiş bu şekerlemenin fabrika satış mağazalarını neredeyse her sokakta bulunmakta. Halk arasında tüketimi olmakla birlikte dışarıdan gidenlerin ilk satın aldığı üründür. Birçok fiziksel hastalıkların yanı sıra psikolojik anlamda dahi iyi geldiği söylenmektedir. Dinamiklik kazandırır, enerji verir. Baharatlarının iyileştiriciliği özelliği nedeniyle özellikle soğuk algınlığında halen yoğun kullanıldığını söylediler. Mesir macunu denince ilk akla gelen, sanki erkekler için enerji veren bir çeşit şekerleme olarak akla geliyordu. Oysa orada halk ile konuşup içeriği öğrenilince nerdeyse her derde deva gibi bir sonuç çıktı. Katkı maddeli ilaç olarak satılan vitamin yerine mesir macununu günde 2-3 kaşık yiyerek takviye aldıklarını söylediler.

Şehirlerin ilk göze çarpan özellikleri temizlikleridir. Manisa’da sokaklar çok temizdi. Ayrıca yeni yerleşim yerleri çok ileri düşünülerek planlanmış. Caddeler geniş ve bulvar şeklinde yapılandırılmış. Dolayısıyla büyükşehir olan ve araç sayısı çok fazla olan bu kentte trafik sorunu çözümlenmiş gibiydi.

Şehrin muhtelif yerlerinde tarihte tanımadığımız bir kişinin heykelini görünce merak ettim.  Manisa Tarzan’ı olduğunu öğrendim. Heykeli yapıldığına göre öyküsü olmalıydı. 1899-1963 yılları arasında yaşayan Bağdat doğumlu asıl adı Ahmet Bedevi olan bu şahıs Kurtuluş Savaşında Kilis ve Antep yörelerinde savaşmış, İstiklal Madalyasına sahip olmuştur. Doğa tutkunu olan Bedevi, Kurtuluş Savaşından sonra önceden yeşil olan Manisa’nın yanmış halini görünce çok etkileniyor. Burayı tekrar yeşillendirmek için Manisa’da kalıyor. Belediyede bahçıvan yardımcısı olarak çalışmaya başlıyor. Hemen şehrin içindeki Spil Dağında küçük bir kulübede yaşamış. Yastıksız, yorgansız tahta divan üzerinde yatıp kalkmış. Yaz kış üzerinde sadece şort ve ayağında lastik ayakkabı ile hayatını geçirmeye çalışmış. Bu giyim tarzından Manisa Tarzan’ı lakabını almış. Aldığı maaşı yoksullara dağıtmış. Kendisini Manisa’nın yeşil kalmasına adayan Manisa Tarzan’ının heykelini şehirde görmek mümkün. İşte bir kentin güzelleşmesinde insanlar kendilerini sorumlu tutsalar heykelleri neden dikilmesin ki…

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.