Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

OKULLAR AÇILIRKEN

10
Eylül
2014

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların ve yine birçok üniversitenin eğitime başlamalarına az kaldı. Bu tatlı telaş çocuklarda, ebeveynlerde, alış veriş ortamlarında, okullarda, okul idarecilerinde, öğretmenlerde, taşımacılık sektöründe görülmektedir. Aslında bu halkayı genişletmek mümkündür. Çünkü birçok sektöre iş düşmektedir. Bu çarkta yer alanların bir kısmı para kazanmak, bir kısmı mesleklerini icra etmek adına okulların açılmasını beklerken; çoğu öğrenci de “of ne çabuk da geçti şu tatil. Yine mi okul!” serzenişleri içerisindedirler. Her kademedeki öğrencinin okulun açılışını bekleme heyecanı farklı duyguları ile yoğunlaşıyor. Çoğunlukla altında yatan neden öğretmene olan sevgi, bağlılık, güven ve okulunda oluşturulan atmosferdir. En büyük etmen öğretmen olduğuna göre sorumluluğu da fazladır.

Öğretmenlik sevgi mesleğidir. Mesleğini sevmeyen kişinin tavırları ve enerjisi öğrencileri negatif etkileyeceği için en büyük olumsuzluktur. Eğitim ve öğretim, sevgi temeli üzerine kurulmalıdır. Benim felsefem genellikle “seversen sevilirsin” Yani öğretmen öğrencisini severse sevilir. Sevilmeyen öğretmen sorunlu, kinli, şiddete daha yönelik öğrenci profilinin oluşmasına neden olacaktır. Anne babaların uğruna hayatlarını verebilecekleri çocuklarını öğretmenlerine emanet etmeleri çok anlamlıdır. Hatta yıllar önce söylenen bir söz çocuğunu öğretmenine teslim eden babanın sözü ”Eti senin, kemiği benim” işte alınan sorumluluk bu 4 kelimelik cümle içerisinde saklıdır.

Sevgi hoşgörü demektir, sevgi paylaşım demektir, sevgi kendisini ve sevdiğini güçlü kılmaktır. Bazı kesimlerin anlayışlarına göre öğretmenin anlayışlı olması sınıfta disiplin boşluğunun olması demekti. Oysa tam aksine hayat bakışı, disiplini, çalışmayı anlayış üzerine kurar, daha iyi sonuçlar alır. Katı, acımasız kurallar koyanlar geçici disiplin sağlarlar. Anlayışsız bir neslin yetişmesinde kötü payları olur.

Bir öğretmenin başarısı genellikle ne ile ölçülür? Öğrencilerin başarıları ve öğrencilerin dengeli durumları ile ölçülür. Öğrencilerinin başarılı olabilmesi için dersi sevmesi, dersi sevebilmesi için öğretmeni sevmesi, öğretmeni sevilmesi için de öğretmenin öğrenciyi sevmesi gerekir. Başarının yolunun sevgiden geçtiğinin ispatı bu işte. Sevgiden dolayı salgılanan mutluluk hormonu öğrenmeyi kalıcı kılmaktadır.

Başarılı bir öğrencilik yaşantım var iken; üniversite tahsilimde matematik bölümü derslerinden bir dersimize hocamızın 2 saatlik ders anlatışından sonra arkadaşıma o dersten bütünlemeye kalabileceğimi söylediğimi sonra da ilk ve son bütünlemeye kaldığımı unutamam.

İlkokula başladığım zaman öğretmenimi o kadar çok sevmiştim ki o yaşlarda genelde gönülsüz okula giden çocukluğu tatmadım. Tam aksi hastalanıp da okula gidemediğim günlerde çok mutsuz olduğumu iyi hatırlıyorum. Bu sevgi benim başarıma yansımıştı. Okula gelen misafirlerin yanında bana kitap okutması onların da benim hakkımda olumlu yorumları beni öğretmenime daha çok bağlamıştı. Lisedeki matematik öğretmenimin ilk dersten itibaren ismimi sorup ismen sık sık bana sorarak söz vermesi, takdir etmesi beni matematik dersine öyle bağlamıştı ki okulda matematik denince ilk akla gelen isim olmuştum. Başarımın altında öğretmenime duyduğum sevgi yatıyordu.

Meslek hayatıma geçtiğimde bu defada konuya karşı pencereden bakmaya başladım. Eğitimin her safhasında öğrencilerimin bana karşı ilgileri çok anlamlı olmuştur. Bu ilgi ve bağlılıkları sonucunda da mesleğim daha anlamlı hale geldi. Ortaokul sıralarında adıma yazılan “Nurhayat Öğretmen” başlıklı şiirini yazıp da kitabı arasında saklayan ve benim şiirini tesadüfen gördüğüm kızım Leyla Yıldırım’ı nasıl unuturum. Yine adıma yazdığı “O Gülüşün Var ya Nurhayat Öğretmen” adlı şiiriyle öğrencim Cihan’ı, üniversite öğrencim Şenay Dağtekin’in yıllar önce kendi duygularında katarak beni anlattığı ve şu an meslek hayatında da örnek aldığı öğretmeni olduğumu anlatan mektubu benim için o kadar anlamlıdır ki anlatması zordur. Yıllar sonra posta yoluyla gelen mektuplar benim için hazinedir.

Bir ortaokul öğrencimin kaleminden sadece birkaç satır:

 

Her sabah pencerenin önünden

İlk sen geçerdin Nurhayat Öğretmen

Neşeli, sevinçli, coşkulu

Yine heyecanlı Nurhayat Öğretmen

 

Yüce bilirdin mesleğini

Alçatmazdın gölgeni

Eksik olmazdı gülücüklerin

Ne iyidin Nurhayat Öğretmen

 

Devam edip giden 9 kıtalık kendi duygularını ve gözlemlerini anlatan şiir kâğıdında solsa bile yüreğimde tazeliklerini koruyor.

Eğitimin her kademesinde çalışan bir eğitimci olarak her eğitim döneminde ayrı bir heyecan yaşarım. Bu heyecan bazen öğrenci adına, bazen öğretmen adına, bazen veli adınadır.  Öğrenciler ve öğretmenler hakkındaki gözlemlerim ile bazı anılarımı paylaşmak istedim.

15 Eylül Pazartesi günü yeni eğitim öğretim yılı başlayacaktır. Öğrencilerimiz başta olmak üzere bütün eğitim öğretim personeline hayırlı olmasını diliyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.