Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ÖĞRETMEN ATAMALARI

06
Şubat
2013

Değişen bakanlar,  değişen sistemler, yeni bekleyişler, yeni umutlar, yeni hayaller birbirlerini kovalar. İşte bir kaç gün önce sık değişimine alıştığımız Milli Eğitim Bakanımız yine değişti. Son 10 yılda beş bakan değiştiren bir kurum oldu. Umarım gelen gideni aratmayacaktır.  Yıllardır az ile avunan, sadece haklarını isteyen, öğretmenlerin sesleri ne kadar duyulacak?

Bir kurumun üst düzeyde amiri olmak demek, o kurumun babası olmakla eşdeğerdir. Personelin mutluluğu, ihtiyaçlarının giderilmesi, iyi iletişim kurulabilmesi iş verimini artıracaktır. Pozitif enerji kurumun başarısında son derece etkilidir. Eğitim kurumu mekanik bir sistem değildir. Eğitimde psikoloji ve pedagojik yaklaşım temeldir. Hammaddesinin insan, daha önemlisi kritik yaşta olan gelişen çocuk ve gençler olduğuna göre, kurumun her haliyle yakından ilgilenilmesi gerekliliktir. Ülkemizde ne yapılıyor? hemen hemen bir çok kurumda her gelen amir yenilik adına bir önceki sistemi yok sayıp yeni bir sistem oturtmaya çalışıyor. MEB’ın bir önceki bakanı döneminde akşam yatıp sabah 4+4+4 sistemiyle uyandık. Öğretmenler panik, okul idaresi panik, öğrenci panik, veli panik. Çocuğunun ana sınıfına gidişi için daha erken diyen veliler, 66 aylık çocuğunu okul sıralarına oturtmaya başladılar. Aradan çok zaman geçmedi, kıyafet serbestiyeti tartışması başladı. Ya atama bekleyen öğretmenlerimizin durumları ne olacak? Atanamadıklarına  mı yansınlar, çözüm bekleyen ailevi sıkıntılarına mı  yansınlar, bakanlarından yedikleri fırçalara mı yansınlar? Kendilerine sahip çıkmayan bakanlar değiştikçe yeni umutlarla bakanın ağzından çıkacak sözleri bekler oldular.

Şubat döneminde atama ihtimalini düşünenler yine hayal kırıklığına uğradılar. Gerekçesi şöyle ifade edildi. Sınav sistemi değiştiği için Şubat ayında önceki yılda aldığı KPSS puanı ile atanabilecekken; Ağustos ayında atanacak öğretmen adaylarının sınav sistemlerinin farklı olması, öğrenciye haksızlık olarak düşünülmüş! Eğer haksızlık düşünülürse neler var neler… Halihazırda KPSS puanı yeterli olan aday neden atanmasın ki!

Öğretmenlerin sıkıntılarını gelen hangi bakan dinleyebildi? Özür tayinleri bekleniyor. Parçalanmış ailelerin birleştirilmesi bekleniyor. Değişken olan eğitim sistemimizden dolayı norm kadroya alınan öğretmenlerin sayıları ciddi rakamlara ulaştı. 4+4+4 sisteminden dolayı sınıf öğretmenlerinden ve okullarda kaldırılan bilgisayar öğretmenlerinden yine norm kadroya düşenlerin sayıları oldukça fazladır.

Madem belli branşlarda öğretmen fazlalığı var, o halde neden bir yandan da mezun veriliyor. Nerede istihdam edilebilecekler?  Özel okul ve dersane dışında çalışabilecekleri özel sektör yoktur. Milli Eğitimde halen meslek aşkıyla çalışan çok başarılı öğretmenler olduğu gibi, gününü geçiren öğretmenlerin olduğu gerçektir. Şöyle ki; geçim sıkıntısı çeken öğretmen ders ücreti almak için ve maaşının kesilmemesi için emekli olmuyorlar. Kısaca bir yerde kadro işgalinden başka işe yaramayan gönüllü emekli olacak öğretmenlere emekliliği cazip hale getirmek, kadro boşaltılması için bir formül olabilir.

Öğretmen yetiştiren fakültelerin bazı bölümlerine gelen öğrencilerin 1. Sınıftayken atanabilme şansını fazla gördükleri için oldukça mutlu oldukları gözlenmekte. Çünkü artık öğrenci ve veli istihdam edilebilecek alanları seçmektedir. Öyle bir sistemin içindeyiz ki öğrenci 4. Sınıfa geldiğinde okuduğu alan cazibesini yitirebilir. 3 ve 4. Sınıfta umudunu kayıp eden öğrenci karamsarlığa düşmekte KPSS’ye odaklanmakta. KPSS puanı çok yükseklerde kalınca, aday bu defa da ALES sınavına odaklanarak üniversitelerde akademisyen olma yolunda arayış içerisine girmektedir. Eğitim fakültelerinden mezun öğrenciler hangi eğitim kurumlarından çalışırlarsa çalışsınlar sonuçta mesleklerini icra etmektedeirler.  Ancak hiç şans bulamayan öğretmenlerimiz 6 ay gibi bir eğitim sürecinden geçerek polisliğe başlıyorlar. Mutlaka her görevin kendisine özgü güzelliği vardır. Ancak motive oldukları mesleği icra edemeyen eğitimci, yeni işinde ne kadar mutlu olabilir ki?

“Ne umdum ne buldum” diye kendi kendisini sorgulayan meslekten soğuyan gençlerin sorumlusu yine sistemdir. Yeni bakanımız Sayın Avcı’dan genç öğretmenlerimizin beklentileri oldukça fazladır. Bakanımızın kişisel özelliklerinin yanı sıra iletişim profesörü olması, iletişim felsefesi ve iletişim sosyolojisi derslerini vermesi öğretmenlere yaklaşımında pozitif farklılık yaratabilecek diye düşünülebilir. Milli Eğitimi iyi tanıması yine artı bir yaklaşımdır.

Çok karmaşık bir yapıya büründürülen Milli Eğitimi kısa sürede toparlamak elbette zor. Yaklaşık 16-17 bin nüfuslu kurumda tabii ki kolay değil. Yeni bakan ile birlikte yeni umutlar umarım öğretmenlerimizi ve öğretmen adaylarımızı mutlu eder.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.