Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

OBEZİTE VE YEMEKLERİMİZ

08
Temmuz
2010

Gelişmiş ülke toplumların en büyük sorunlarından biri de aşırı kilodur. Bu durumu en yangın gördüğüm ülkeler arasında Amerika’yı sayabilirim. Aslında kilom normalin üzerinde, ancak Amerika’ya gittiğimde rahat bir nefes alıyorum, çünkü sokaklarda birçok obez bayanı görünce, meğer benim kilom ne kadar da azmış diye seviniyorum.

Ülkemizde de kilolu insan sayısı son yıllarda arttı. Çevremizde şayet spor kompleksleri açılıyorsa, fitness merkezleri kuruluyorsa, demek ki o ilde bu tür yerlere ihtiyaç var. Elazığ’da son yıllarda bu tür yerlerin sayısı çoğaldı. Çünkü şişman insanlar zayıflamak için çözüm ararken, spor komplekslerini de düşünüyorlar.

Kabullenemediğim olaylar arasında kilo almayı da sayabilirim. Beslenmemize dikkat etmiyoruz, dengesiz besleniyoruz. Bunun sonucu olarak da aşırı kilo alabiliyoruz. Akabinde de zayıflamak için başvurmadığımız yöntem kalmıyor. Oysa beslenmemize dikkat etsek ve de biraz spor yapabilsek, sağlıklı bir yaşam sürdürmüş olmaz mıyız? Aç kalarak, öğün atlayarak kilo verilebileceğini düşünürüz. Oysa uzmanlar aşırı yemek yemenin ne kadar zararı var ise öğün atlamanın da o kadar zararı olacağı düşüncesindeler.

Genç kızlarımızından kilolu olanların sayısında da önemli artışlar gözetliyorum. Bu durum Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan gençlerde daha çok görülür oldu. Siirt’te iken de benzer manzaraları gözlemlemiştim. Sokaklarda kilolu genç kızları gördüğümde düğünde bu kızlarımız acaba kendilerine uygun gelinlik bulabilecekler mi ve doğum yaptıktan sonra nasıl olacaklar diye merak ederdim.

Ülkemizin çeşitli yörelerine ait çok farklı yemek türleri bulunmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan bazı illerde mutfak zenginliği göze çarpmaktadır. Örneğin Gaziantep, Kilis, Siirt gibi illerde et ağırlıklı yemek türleri yoğunluktadır. Siirt yemeklerinde de Arap kültürünün etkisini görmek mümkündür. Aslında Siirt ve yöresinde de et ağırlıklı bir yemek kültürünün geliştiğini görürüz.

Siirt’te kaldığımız dönemde sık olarak evlere misafirliğe gittiğimiz oluyordu. Evlerde misafirlere sunulan sofralarda perde pilavının eksik olmadığını gördüm. Perde pilavı bir bakıma yemek listesinin başında yer alıyordu. Gene sık rastladığım yemek türlerinden biri olan kitel, bazı yörelerimizdeki içli köfteyi andırıyor. Sofraları süsleyen diğer bir yemek türü ise dolmadır. Siirt lokantalarında da büryan kebabı ile makinede çekilmek yerine uzun zaman harcanarak bıçakla kıyılarak küçültülen etten yapılan kebabın lezzetini unutmak mümkün değil!

Toplum olarak etli yemekleri seviyoruz. Hatta et olmayan yemek türlerini, yemek sınıfına dahi dâhil etmeyebiliyoruz. Bayanlar olarak mutfakta vaktimizin büyük kısmını yemek hazırlamakla geçiriyoruz. Ağır yemekler ve hamur işleri sonrasında da artan kilolarımızı nasıl düşürebiliriz diye çıkış yolları aramaya başlıyoruz.

Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmemiz için kesinlikle yemek alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz diye düşünüyorum. Bunun için de et eksenli yemekler hazırlamak yerine sebze ağırlıklı bir sofra menüsüne geçiş yapmalıyız. Bir süreden beri ben eski mutfak alışkanlıklarımı terk ederek, çorba ve sebze ağırlıklı bir yemek düzenine geçtim. İnanın insan bir süre sonra bu tür yemek türüne alışabiliyor. Hergün düzenli spor yapınca da kiloları vermek mümkün olabiliyor. Okuyucularıma tavsiyem de bir taraftan abur cubur yerken, diğer taraftan da kontrolsüz diyetler uygulayarak sağlıklarını kaybetme durumuna düşmesinler. Sporun da sadece zayıflamak için  değil sağlıklı yaşam için gerekli olduğunu unutmasınlar. Sağlıklı günlere…

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.