Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR

18
Temmuz
2013

Başlarız nerede bizim çocukluk dönemimiz, nerede eski gençlik,  nerede eski dostluk, nerede eski bayramlar, nerede eski ramazanlar…. Ardı ardına sıralanır. Tabii ki bu kıyaslamaların neye göre yapıldığı önemlidir. Nerede eski …. ile başlayan cümleler eskiye olan özlem ve takdiri anlatmaktadır.  İslam aleminin heyecanla, saygıyla beklediği ve sevinçle karşıladığı bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayıdır.

İçerisinde bulunduğumuz Ramazan ayı her yıl beni maziye götürür. Her gelen yıl Ramazan ayı sanki bir önceki yıla göre daha sessizce gelir. Çocukluğumdaki Ramazanı karşılamanın tatlı telaşını unutmak mümkün değil. Hatırladığım kadarıyla kıyaslamalara girersem burukluk duyarım. Ramazan demek özel bir ay süre demektir. Ramazan Ayı için bir çok aile bütçeleri çerçevelerinde toplu alış veriş yaparlardı. Evlerde sanki bayram sevinci yaşanırdı. Evin ağır işleri Ramazan ayına girmeden yapılırdı. İftar yemekleri için menü belirlenir ve zevkle hazırlanırdı. Hatırlıyorum Ramazanın başından itibaren aileler birbirlerini yemeklere davet ederlerdi. Toplu halde açılan iftarlar ne çok mutlu ederdi biz çocukları. Belki de ilgi odağı olmak güzeldi. Mahallede ihtiyacı olan ailelere ya da yalnız yaşayanlar için annem her akşam iftar zamanında  tabaklara bütün yemeklerden bırakır ve tepsiye yerleştirirdi. Ben veya kardeşim mutlaka yemeği götürürdük hem de her akşam. O yemeği götürürken ne ben ne de kardeşim Nesrin itiraz etmezdik, sevinçle götürürdük. Şimdi günümüzde kaç aile her gün çocuğundan bu taşıma işini isteyebilir ya da yaptırabilir? Mutlaka vardır ama sayıları çok azdır. Oruç tutan çocuklar mutlaka iltifat ile karşı karşıya kalınca, o da bizi mutlu ederdi. Pişirilen yemeklerden yine komşulara tadımlık olsa dahi gönderilirdi. Akşam yemeği telaşından sonra babaların teravih telaşı başlardı. Teravihten gelecek babaları bekleyen hanımları nasıl unuturum.  Tatlı, çay, meyve, çerez servisleri başlardı. Kısa gün, uzun gecelere rastlayan Ramazanlarda mutlaka sahura kalkardık. O ne güzel sahur saatiydi. Sahur vakti sokaklarda gezinen davul ve klarnetin sesleri, karanlığın derinliğinden kulağa ne güzel gelirdi. Kalabalık ailelerde ne kadar güzeldi o saatte aynı masa etrafında toplanmak.

Annemin gündüz telaşı içerisinde hazırladığı sahurluklar birbirinden lezzetliydi. Ya kardeşlerin aşıklar gibi tatlı atışmaları, yükselen kahkaha sesleri ve ayaküstü sohbetleri nasıl unuturum. Sahura uyuklayarak gelen biz kardeşler sahurdan sonra ne çok neşelenirdik! Yaşım küçük iken akşamdan anneme adeta beni uyandırması için yalvarırdım. Gaileli uyku olacak ki genelde uyandırılmadan kendiliğimden uyanırdım. Sahurdan sonra uyumaz ders çalıştığım için günün ağarmasını görürdüm, gökyüzünün rengi bakmaya doyulmazdı. Sabah erken kapımızı çalan  da Kur’an okumak için gelen hoca amcaydı. O saatte ayakta olduğum için kapıyı açan bendim ve duasını alırdım. Bayram olduğu zamanda oruçtan sonra adeta bayramı hak etmeye çalışıyorduk.  Oruç tutamayanlar tutanlara saygı olarak yanlarında yiyip içmezlerdi, kapalı mekanlar seçilirdi. Sokakta seyyar satıcılar iftarlıkkk…….iftarlıkkkk…. diye yiyecek satarlardı. O ses, o çağrı dahi ayrı bir uyarıcıydı. Çok eski oyunları anımsatan Hacivat ile Karagözü az izlemedik ki…

Günümüzde neler değişti peki? Ramazan hazırlığı çarşı pazarda daha az hissedilir oldu. Artık sokaklarda iftarlıkkkk…. diye dolaşan satıcılar yok. Olsa da alan yok  ki artık seyyar satıcıdan. Bir çok ailede sahura uyanmak bitti. Ya sahur saatine kadar uyanığız ya da sahur yemeden oruç tutuyoruz. Sahura kalkabilme ya da kalkamama endişesi bitti. Karagöz ile Hacivat ne arasın, kimi eğlendirebilir ki! Sahurda uyandırma için gezinen davul ve klarnet çoğu yerde yerini sadece ritimsiz çalan davula bıraktı. O da bazı yerlerde arabanın içerisinde çalarak geçmektedir. Restoranlarda iftar hazırlıkları olanca hızıyla devam etmektedir. Belki kadınların çalışma hayatından kaynaklanmış olacak ki misafirlerimizi iftar için evlerimize değil  restoranlara götürmeye başladık. Ramazanda şehirlerin iki yüzü görülmeğe başlandı. İnancını yerine getiren ile getirmeyen açık net oldular.. Evlerde hocanın gelerek okuduğu Kur’an artık ya CD ya da bazı televizyon kanallarında izlenebiliyor. Yok mu barız gğzellikler var elbette. İlk aklıma gelen camiler önceden çoğunlukla yaşlılar tarafından dolarken günümüzde genç nesli ibadet yaparken daha çok görmek mümkün.Şehirlerde kurulan iftar çadırlarda ihtiyaç sahibi insanların iftar açmaları güzel bir organizasyon.

İslam alemine ve tüm insanlığa Ramazanın hayırlara vesile olmasını dilerim.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.