Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

MAHALLE BASKISI

12
Ekim
2011

Kişi aile içerisinde büyür, eğitilir, kişilik kazanır. Gelişme devresinde arkadaş grupları ile tanışır. Aile içerisinde, çevreden ve okuldan aldığı eğitim içerisinde şekillenir.  Yakın çevresi olan iş arkadaşlarından, yaşadığı toplumsal olaylardan etkilenir, komşularıyla yaşar.

Mahalle dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu orta yaş ve üzeri insanlar çok iyi yaşamışlardır. Mahallede yaşayanlar birbirlerinden adeta sorumlu idiler. Komşunun sıkıntısı ve mutluluğu paylaşılırdı. Mahalleye gelen yabancıdan herkes sorumlu hissederdi kendisini. Yeni taşınan bir ailenin kim olduğu araştırılır ve ilgilenilirdi. Bayram hazırlıkları komşular ile nerdeyse paralel hazırlanırdı.  Bir aile kızını evlendireceği zaman komşular çeyiz ve düğün hazırlığı için günlerce yardım ederlerdi. İmece usulü yardımlaşma oldukça fazlaydı. Özellikle mahallenin delikanlıları mahallenin bir yerde namus bekçisi idi. Bir yabancı mahalleye girdiğinde dikkat çekerdi. Birkaç defa aynı sokakta geçerse de sorgulanırdı.

Bu kadar sahiplenmenin sonucunda mahalle sakinlerinin birbirleri üzerinde hakları tahmin edilenden daha fazlaydı.  Bu birliktelik mahallenin güç göstergesi olarak da yorumlanırdı.  Mutlaka çok güzel özelliklere sahip olan bu komşuluk bağı birlikte bazı sıkıntıları da yaşatabilmektedir.

Batılılaşma ile birlikte komşuluk ilişkileri eskiye nazaran oldukça zayıfladı. Yoğun ve zor çalışmanın altında kalan insanlar bireysel yaşama dönüş yaptılar. Günümüzde apartman hayatının fazla olması bazen “Biri Bizi Gözetliyor” ifadesini çağrışım yaptırıyor. Artık el ele, omuz omuza olan yardımlaşma anlayışımız oldukça azaldı. Özellikle sosyo-ekonomik düzeyi vasat olan semtlerde daha çok kontrol amaçlı bakışmalar arttı. Kim evine ne taşıdı?, Hangi mağazanın poşetleri daha çok gitti?, Komşusunun evine gelen misafirleri kim? diye perde aralarında bakışmaları duyduğumda hayret etmiştim. Ne çok boş zamanları ve boş beyinleri var ki bu işlerle uğraşıyorlar diye düşünmüştüm.

Bazen de mahalle baskısını ailelerimiz kendileri oluşturmuştur. Şöyle ki; “El alem ne der?  Komşular ne der? “ sorgulaması sonucunda mahallenin gerçekten baskı yaptığını sanırız.

Zorlaşan yaşam koşulları nedeniyle artık eskiden olduğu gibi evin beyi kazanıp 5- 6 nüfuslu aile tüketemiyor. Aile bireyleri bir şekilde bütçeye yardımcı olmaya çalışıyorlar. Erkekler hangi işte çalışırsa çalışsın göze ve kulağa hoş gelirken bazı kesimlerde bayanların çalışması çevresi tarafından hoş karşılanmamaktadır. En fazla da mahalle baskısını üzerlerinde hissetmektedirler. Özellikle çocuk bakımında ve evlerde temizlik işlerinde çalışan bayanlar mahalle baskısından kurtulmak için çalıştıkları işi ve evleri komşulardan saklamaktadırlar. Eşinin sabit maaşı olan bir ev hanımı bayan bana gelerek ev işlerine istersem yardımcı olabileceğini söyledi. İlk anda bu konumda sürekli çalışıp çalışamayacağını sorduğumda kararlı olduğunu gördüm. Kadın “kızımı Ankara’da çok iyi (……) bir üniversitede okutuyorum, oğlum askerde ona harçlık gönderiyorum, lise son sınıftaki çocuğumu dershaneye gönderiyorum. Bütün bu masrafların üstesinden gelebilmek için eşimin ek iş yapması lazım. Her şey için ona neden yüklenelim ben de ev bütçesine katkıda bulunmak zorundayım” dediğinde kendisini takdir ettim. Evimi kendisine emanet ettim.  Kaygılarından söz etti. Yaşadığı apartman ve civardaki komşuların kendisinin ev işlerinde çalıştığını bilmelerini istemiyordu. Kendisinin yaptığı işten hoşnut olduğunu ancak komşularının bu konuyu başka şekilde değerlendireceklerini, kocasına eşini temizlik işlerinde çalıştırdığı için baskı uygulayabileceklerinden söz etti.  Bu durumda alan razı, satan razı ancak komşu razı değil. İşte bunun adı Mahalle Baskısıdır. Herkesin istediği işi çekinmeden ve mahalle baskısı olmadan yürütebilmesi için ülkemizin daha çok kat edeceği yol var.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.