Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

KIRGIZİSTAN GÖZLEMLERİM

11
Haziran
2014

2007 yılında da İletişim Fakültesi Dekanları toplantısı nedeniyle eşim ile birlikte Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e gitmiştim. İlk gidiş olduğu için ne göreceğimi pek bilemiyordum. Gittikten sonra bazı manzaralar karşısında şaşkınlığımı asla unutamam. Daha 1991 yılında Sovyetler Birliğinden ayrılan Kırgızistan bana göre kendi haline bırakılmıştı. Rusya döneminin kalıntıları oldukça fazlaydı. Toplumun yapısı ve kültürlerine de yansımıştı.

Geçen hafta içerisinde yine bir sempozyum ve toplantı nedeniyle Bişkek’e gittik. Geri kalmışlığın belirtileri havaalanından başlıyordu. Bir başkente yakışmayan vasat bir havaalanına sahip. Caddeler geniş ve çok uzun. Caddelerin iki yanında büyük ağaçlar var bu da ağaçların Sovyetler zamanından kaldığını anlatmaya yetiyor. Karasal iklime sahip olan bu kentte yaz ayları için ağaç gölgelerinin kendileri için uygun dinlenme alanları olduğunu orada yaşayanlar söylüyorlardı.  2007 den bu yana bizim gibi dışarıdan gidenlerin gözlemi artık yemek yenebilecek restoranların bulunmasıydı. İlk gittiğimizde birkaç restoranda yemek yerken düşünüyorduk,  14-15 kişinin oturduğu masaya 4-5 bardak gelmiş ve etrafında sular akıyordu. Oysa artık daha kaliteli hizmet verilmektedir. Türk Lokantaları bulunmakta.  Alış veriş merkezlerinde Türk firma sahipleri oldukça fazlaydı.

Bişkek’de camileri görmek mümkün, hatta Manas Üniversitesi girişinde inşaatı devam eden bir camii bulunmaktadır. Manas Üniversitesi YÖK’e bağlıdır. Yerleşke olarak oldukça geniş bir alana sahiptir. Hocaların çoğu Türkiye’deki üniversitelerden görevlendirme ile gidenler olduğu gibi Kırgız hocaları da ders vermektedir.  Bazı öğrenciler ile tanıştık ve uzun uzun sohbet ettik. Bildikleri yabancı dil sayısı fazla. Çoğunun bildiği  lisanlar; Rusça, Kırgızca, İngilizce ve Türkçe idi. Kırgızistan’da dil sorunu yaşanmamakta. Genellikle iletişim rahat kurulmaktadır. Ancak belli yaşın üzerindekiler ile iletişim kurmak zor, çünkü onlar sadece Rusça ve Kırgızca da konuşabilmektedirler.

Bu ülkede her şey pazarlıkla alınmalı. Verilen fiyatın üçte bir oranında bir ürünü almak mümkün. Özellikle piyasa araçları çok eski modeller ve içerisi benzin kokmaktadır. Bazı taksilerde gösterge olduğu halde mutlaka pazarlık yapmamız için bizi uyarmışlardı. Tanrı Dağlarının hemen tepesinde halen kar görmek güzeldi.

Keçe ve keçe ürünleri ile meşhur olan Kırgızistan halen bu geleneğini devam ettirmektedir. Keçe çadır içerisinde neler yapılabileceğini kısa süre yaşadık. Kırgızistan’a gidilir de kımız içilmez mi?  çadırda kımız, etli pilav ikramını yine Kırgız bayanlar yöresel kıyafetleri ile yaptılar. Kırgızların ata olan ilgileri halen devam etmektedir. Yeşil alanlarda çok sayıda at vardı. At oyunları halen güncelliğini korumaktadır.

İlginç bir başka tablo otobüs dinlenme tesislerinde yan yana olan tuvaletlerin kapılarının olmaması. Düşünün yan yana 6-7 tane sıralanan tuvaletlerin kapıları yok, tuvalette akan su yok, tuvalet taşı alışılmışın dışında kocaman bir şey…

Bişkek’te trafik tahmin edemediğim kadar kötü. Sağ ve sol direksiyonu olan araçlar kullanılmaktadır. Caddeleri o kadar geniş olmasına rağmen trafik tam bir keşmekeş. Ya korna sesleri! Hayatımda duymadığım kadar trafikte ses kirliliği vardı.

Rüşvet başını almış gitmiş. Trafik polisi için ceza yazmak zor değil. Çünkü hata yapmayan o kadar çok ki. Polis ceza yazar. Sürücü ile pazarlığa oturulur. Polis “burada cezayı ödersen 300 Som (Kırgızistan para birimi) ama fatura yazarsam 600 Som ödersin.” Bu durumda sürücü tabi ki 300 Som’u polise vererek hem daha az para ödemiş oluyor hem de vakit kaybı olmuyor.

Kırgızistan üniversitelerinde bir doçentin aldığı maaşın 200 dolar olduğunu bir hoca söyleyince benim ilk tepkim “nasıl geçiniyorlar bu para ile?” oldu. Hocadan aldığım cevap 200 dolar alıp 2000 dolar ile ancak geçinebilirler. Yine benim cevabım” nasıl yani?” anlamadım. Dersten geçirmesi için her öğrenciden toplanan paralar denince insanın kanı kuruyor. Bu çirkinliği yapan bir eğitimci olursa…!

Üniversite öğrencilerinden Türkiye’ye öğrenci değişim programları veya staj anlamında gelmek isteyenlerin sayıları oldukça fazla. Türkiye’yi sevmek, Türkçelerini geliştirmek, iş imkanı yakalamak hatta bir Türk ile evlenerek Türkiye’de kalmayı garanti etmek gibi nedenleri vardı.

Ata Yurt diye hitap ettikleri Kırgızistan Sovyetler Birliğinden kalan miraslar ile yetinmeyip gelişim anlamında yol almalıdır.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.