Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

KADIN VE TELEVİZYON

05
Şubat
2014

İki hafta önce bazı televizyon programlarının çocuklar üzerindeki etkisini anlatan kısa bir yazı yazmıştım. Bu hafta da kadın ve televizyon programlarından bazılarını siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istedim. Televizyonun hiç şüphesiz eğitim aracı olduğunu kabul ediyoruz. Olgun yaştaki kadınlarımızın yıllar önce televizyonda yayınlanan okuma yazma eğitim programlarını izleyerek okuma yazma öğrendiklerini, çalışmalara devam ederek ilkokul diplomasını dahi aldıklarını biliyoruz. Açık Lise, Açık Öğretim derken eğitim programlarının sayıları artı. Bu programların yararları oldukça fazla oldu. İzleyicilerin görgü ve bilgilerinin arttığı gerçeğini gözlemlemek mümkündür. Soyut kavramlar somutlaştı. Farklı kültürlerin tanınması, farklı çevrelerin tanınmasını sağladı.

Televizyonun eğitim amaçlı kullanımı elbette tartışılamaz. Eğlence amaçlı evlerimizde kullanılmaktadır. Müzik programları hatta müzik kanalları yoğun olarak izlenmeye başlandı. Yıllar önce örneğin; yılbaşı geceleri en güzel eğlenceler, en güzel müzikler birkaç kanal ile yayın yapan televizyon programları arasında yer alıyordu. Hatırlıyorum o gece o kanallara kilitlenirdik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde haftada 2-3 gün yayın yapabilen televizyondaki programlarını izlemek ne kadar da heyecan veriyordu. Yine hatırlıyorum üniversite öğrencisiyken yayınlanan ilk diziler arasında Aşkı-ı Memnu vardı. Kaldığım yurdun televizyon salonuna o diziyi izleyebilmek için erkenden çıkar yer alırdık. Karlamalı görüntü de olsa severek izlerdik. Yıllar ilerledikçe sayıları nerdeyse bilinmeyen kanallara sahip olduk. Zaten uydu sayesinde birçok yerli ve yabancı yayına kavuşmuş olduk. Kanal sayısı arttıkça program çeşitliliği arttı. Reyting peşine koşmalar arttı.

Araştırmalara göre kadınlar günde en az 4,5-5 saatini televizyon izleyerek geçiriyor, içlerinde %20 lik kısmının da 6 saat TV izledikleri sonucuna varılmış. %88.2 si televizyon izlemeyi seviyor, %45.5 gibi bir oranda TV izledikleri için ailelerini ihmal ettiklerini itiraf ediyor. En fazla yerli dizileri izledikleri saptanmış. Bunu kadın programları, müzik  eğlence, Talk Show ve haber programları takip ediyor. En az izlenen programlar sağlık ve eğitici programlar olmuş. Kadınlar arasındaki sınıflama da da TV izleme ile eğitim arasında sıkı bir ilişkinin olduğu gözlenmektedir. Evlilerin, işsiz kadınların, eğitim düzeyi daha düşük kadınların, metropolde yaşayan kadınların taşrada yaşayanlardan daha fazla TV izledikleri görülmektedir.

Gün geçtikçe artan kadın programları var. Yıllardır farklı kanallarda farklı isimler ile izdivaç programları yer almaktadır. Evlilik programı zaten orada deşifre olmak ve deşifre edilmekten öteye geçmiyor. Aynı simalar aylarca aynı kanallarda görünüyor. O programa bekâr ya da eşinden ayrılmış veya kayıp edenler çıkıyor. Düşünüyorum hayat arkadaşı edinebilmek için milyonlarca insanın karşısında bir kaç dakika görülebilen insanı seçebilmek hiç de samimi ve sağlıklı gelmemektedir.  Ekran başındaki insanların ve stüdyodaki insanların psikolojik baskılarını nasıl hissetmezler. Böyle ortamda sağlıklı karar nasıl verilebilir?  Bazı mahremiyetlerin ortalığa döküldüğü ortamlar olmaktadır. 68 yaşındaki bir kadın programda kendisine talip çıkan bir adaya “senden elektrik almadım” ifadesiyle  kendisini hafifletmekten öteye gitmiyor. O yaştaki kadının o programda eş adayı araması toplumun yapısına aykırı iken, gençlerin ağzındaki sözcüğü kullanması da komik olmuştu. Başka bir şekilde eş adayını ret edebilse kötünün içinde iyisi olacaktı.

Son aylarda bir kanalda yayınlanan gelin, kayınvalide ve damat üçgeninde bir programa tesadüfen kulak misafiri oldum. Soruları kimlerin hazırladığını bilmiyorum, ama aile içerisindeki saygının ve mesafenin ayaklar altına alındığı sorular doğal olarak cevaplar, karşılıklı atışmalar, cevaplara göre gözdağı vermeler….

 Bu sorular ve cevaplardan sadece bir kaçı. Damat’a sorulan soru: Elinde tek ilaç var annenin ve eşinin ihtiyacı var hangisine verirsin? Cevap: anne “ben emek verdim büyüttüm tabii ki bana verir”, eşi “beni daha çok sevdiği için bana verir”.  Gelin’e sorulur “eşin seni mi annesini mi daha kolay affeder”. Eşin cevabı “beni daha çok sevdiği için beni affeder”. Annenin cevabı “ben annesiyim beni affetmeyecek kimi affedecek”. Geline bir soru daha “eşin seni mi daha çok seviyor yoksa annesini mi?” Eşin cevabı “tabii ki beni”, annenin cevabı “tabii ki beni”. Bu soruların muhatabı anne, gelin ve oğul. Soruların sağlamasını yapmak için cevaplar damat’dan  alındığında cevap anneye ters ise sorun oluyor, eşine ters ise bayandan gelen ses “ evde seninle görüşeceğiz” gibi tehdit ile yaklaşımı oldu. Anlamsız, değersiz bu tarz sorular anne ve eşin birbirlerinin yerini alamayacağı düşünülmeden sorulan sorulardı. Önce şaka diye nitelediğimiz cevapların ciddi ortamda verildiği program yapımcısı tarafından defalarca söylendi.

Gelenek, göreneklerimize, kültürümüze, aile yapımıza uygun programların yapımı ve izlenmesi dileğiyle…

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.