Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

JAPONYA DEPREME VE TSUNAMİYE TESLİM

13
Ekim
2011

Dünyanın farklı bölgelerinde zaman zaman meydana gelen depremler binlerce can kaybına ve milyarlarca dolar maddi kayba neden oluyor. Türkiye depremlerle sarsılan ve sürekli deprem korkusu ile yaşanılan bir ülke. Depremin yıkıntıları geçince, tekrar herşeyi unutan ve eski alışkanlıklarını sürdüren bir toplumuz. Depremin arifesinde inşa edilen binalarda kalitenin en üst düzeylere çıktığı muhakkak. Ancak aradan yıllar geçince acaba inşaatlarımızda gerekli kalite devam ediyor mu? sorusuna gönül rahatlığı ile evet diyemiyorum. Binaların sağlam oluşunu ancak Allah korusun yeni bir deprem sonrasındaki tabloya bakarak, deprem sonrasında inşa edilen binaların sağlam olup olmadığına karar verebiliriz.

Japonya sürekli deprem nedeniyle sallanıyor. Ülkemizde Richter ölçeğine göre 7.4 şiddetindeki bir deprem sonrasında binlerce ölü verilirken, Japonya’da bu şiddetteki depremlerde bazen hiç can kaybı dahi olmayabiliyor. Japonya depremle iç içe yaşamak zorunda. Japon adasında sürekli depremler oluyor ve arazi sıkıntısı nedeniyle çok yüksek binalar yapılmasına karşın, bu yüksek binalar depremlerde beşik gibi sallanıyor ama yıkılmıyor.

Geçen hafta Japonya’da 8.9 şiddetinde deprem sonrasında Tsunami denen okyanus sularının dalgalar halinde sahillere vurması olayı yaşandı. Tsunami’nin oluşturduğu yüksek dalgalar sahilleri darmadağın etti. Arabalar, gemiler oyuncak gibi sularla birlikte sürüklendi. Binaların bir kısmı sularda yüzdü. Elektrik, su sıkıntısı yaşanıyor ve Japonya’ya mahveden deprem değil, depremin sebebiyet verdiği Tsunamidir.

Deprem ile ilgili haberleri Japonya’dan yayın yapan NHK World televizyonundan izliyorum. Sürekli yeni görüntüler veriliyor. Şu anki tahminlere göre Tsunami felaketi sınrasının bilançosunun 170 milyar doların civarında olacağı tahmin edilmektedir. Binlerce ölü var. Kayıpların sayısı çok yüksek ve ölü sayısının çok yükseklere çıkacağından endişe duyuluyor. Ölü sayısı için en az 10 bin kişiden söz ediliyor.

Japonlar tarihlerinde böyle şiddetli bir deprem ve Tsunami tahribatı ile karşılaşmamışlardı. Ülkede yaşanan en büyük depremlerden biri. Bu deprem dünyada yaşanan en korkunç depremler arasında da beşinci sırada. Deprem sonrasında oluşan dalgaların sahile hücumuna ait görüntüler çok korkunçtu. Tsunamiye karşı bazı şehirlerde su duvarları örülmüş. Bu duvarların yüksekliği 10 metre, Tsunami’nin dalga yükselliği ise 4-5 metre aralığında olduğu söyleniyor. Buna rağmen sular gelip su duvarını aştı ve duvar arkasında kendilerini güvende zanneden kişileri ve evlerini vurup geçti. Bazı sahillere Tsunami depremden 30 dakika sonra, bazılarına ise 1 saat sonra ulaştı. Sahile ulaşan dev  dalgalar, rastladıkları herşeyi yok etti.

Şimdi Japonya’yı ve hatta dünyayı bekleyen en büyük tehlike nükleer bir santralde (Fukuşima ) meydana gelen patlamadır. Bir reaktörün soğutma sistemi çalışmıyor ve nükleer bir felaket yaşanmasından endişe duyuluyor. Japonlar ikinci Dünya savaşında Hiroşima’ya ve Nagasaki’ye atılan atom bombaları yüzünden Nükleer enerjinin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Sızıntı olan reaktörün çevresinin boşaltılamasına başlandı. Binlerce kişi evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalacak. 1986 yılında Çernobil Nükleer Santral kazasının izlerini Türkiye de yaşadı.

Türkiye, Mersin Akkuyu’da ve Sinop’ta Nükleer Santral kuracak. Akkuyu’yu Ruslar, Sinop’takini de Güney Koreliler kuracak. Elektrik üretimi ve nükleer santral teknolojisi açısından ele alındığında, bu teknolojinin ülkemize bir an önce gelmesini düşünüyordum. Ama Japonya’daki deprem sonrasında nükleer santralde sızıntı olması ve çevresinin boşaltılmaya başlanması, ülkemizde kurulacak nükleer santrallerin güvenli işletilebileceği konusunda bende kuşkular doğurdu. Çünkü depreme o kadar hazırlıklı ve sürekli iç içe yaşayan bir ülke, deprem sonrasında oluşan Tsunami ile tarihinin en büyük tahribatına uğradı. En şiddetli depremlerde dahi güvenli olduğu iddia edilen bir nükleer santralde radyoaktif sızıntı başladı. Bu gerçekler karşısında acaba Türkiye, ileride nükleer santralleri bütün koşullarda güvenle işletebilecek mi? sorusuna gönül rahatlığı ile maalesef evet diyemiyorum. Depremde hayatlarını kaybeden tüm kişilere, mensup olduğu din, dil, ırk ve millet farkı gözetmeksizin başsağlığı diliyorum ve ülkemizi bu tür doğa afetlerinden koruması için dua ediyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.