Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

İLETİŞİM ARAÇLARI

29
Aralık
2013

Haberleşmeyi yani daha geniş anlamıyla bilgi akışını sağlayan araçlar iletişim araçlarıdır. Bu bilgi akışı bireyden çoğula ya da çoğuldan bireye doğru olabilmektedir. Toplumu bilgilendirmek konu olunca kitle iletişim araçları kavramı çıktı ve gelişen teknoloji ile sayıları arttı. Ateş ile başlayan haberleşme çeşitli resimleri çizerek mesaj anlamında gelişmeye başlamıştı. İlerleyen yıllarda teknoloji ile çağa ayak uydurmuştur. İletişim; işaretler ile iletişim, dilin gelişmesiyle iletişim, yazının icadıyla iletişim, baskı makinasının icadından sonra basılı materyaller ile iletişim, kitle iletişim araçlarının gelişiminden sonra kullanılan kitle iletişim araçları dizgisini takip etmiştir. Halen kullanılan posta, telgraf, faks, telefon, gazete, radyo, televizyon, uydular ve son yıllarda zirveye ulaşan elektronik iletişim araçları dünyayı küreselleştirerek uzakları yakın etmiştir.

Algılama ve algılatma adına iletişim farklı teknikler ile gerçekleştirilebilir. Görsel işitsel iletişim aracı genelde tek yönlüdür. Radyo, sinema, TV gibi. Gazete, dergi, mektup, afiş, kitap gibi yine tek yönlü bilgilerin aktarılması için grafik iletişim araçları kullanılmaktadır. Fuar, defile, konferanslar gibi etkinliklerin ulaştırılması ekip olarak gerçekleştirilmektedir ve organizasyon iletişim araçları ile duyurulmaktadır. Son yıllarda hayatımızın merkezine aldığımız bilişsel araçlar diğer adıyla dijital araçlardır. Sanal ortamda bilgi teknolojilerinin kullanılarak toplu veya bireysel iletişim araçlarını ihtiva eder. Sosyal ağlar, e-postalar, msn. ler ve artık zirveye çıkan akıllı telefonlar.

Yıllar öncesine gittiğimizde 80’li yıllarda şehirlerarası telefon ile görüşebilmek için santrali arayarak  numarayı yazdırır saatlerce beklerdik. Sonuçta da bazen “bağlantı kurulamadı” cevabını alır hüsrana uğrardık. Diyarbakır’da öğrenciyken 2.5 saat uzaklıkta olan Elazığ’da ailem ile telefonda konuşabilmek için postanede 3 saat telefon bağlantısı beklediğim günleri bilirim. Postanelerde şehirlerarası santral aradan çıkıp ta otomatik arama ile tanıştığımızda kolaylık varmış dedik. Telefon faturalı yükseldi, ama teknik gelişmişti mutluyduk.  Dijital dünya ile tanışmaya başladık bilgisayar derken internet bağlantısı ile tanışmaya başladık.

Türkiye’de 1993 yılında internet kullanılmaya başlanmıştı. Ancak 1990 yılında Fırat Üniversitesi EARN bağlantısı ile interneti kullanmaya başlamıştı. O tarihte eşimin yine Amerika’da olması nedeniyle iletişim araçlarını kullanmak zaruri ihtiyaçtı. Sistemden faydalanabilmek için randevu sistemi Üniversitenin Bilgi işlem Dairesine giderek oradan aldığım şifre ile ancak orada mesaj yazabiliyor ve ertesi gün cevabı (mail olarak) alabiliyordum. Özellikle yurt dışı telefonlar çok pahalıydı. Yine aynı yıl Amerika’ya gittiğim ay AT&T şirketinde bir görevlinin eşimi arayarak eşimin çok fazla (500 dolar) telefon parası ödediğini ve onun için ucuz tarife baktıklarını söylediğinde çok şaşırmıştım.

Yaklaşık 1995 yılında hayatımıza giren cep telefonları önce lüks gibi görünse de hızla hayatımıza girdi. İlk yıllarda sadece konuşmak ve mesaj (sms) göndermek amacıyla kullanılan cep telefonları hızla özelliklerini artırdı.  Yaygınlaşması ve her geçen gün özelliklerini artırması artık tamamen bu cihazı ihtiyaç haline getirmiştir. Artık haberleşmek için evlerdeki sabit telefonlar nerdeyse kullanılmaz oldular. Haberleşmek hem daha hızlı anlık hem de daha ucuz olmaya başladı.

İletişim araçlarını zaman tüneli içerisinde düşünecek olursak kısa sürede çağ atladığını söylemek mümkün. Artık dünyanın her yerindeki yakınımızı, arkadaşımızı bir kaç tuş kullanarak aramak hatta görüntülü aramak mümkün.  Kolay elde edilen her ne olursa olsun çok da değerli olmayacağını biliyoruz. İşte kendi hayatımdan örnek. Eşimin 1 ay içerisinde 500 dolar vererek beni ve çocuklarımızı aradığı günlerde adeta telefon yanında bekler olmuştuk. Takip eden yıllarda farklı telefon sistemlerini, mesela “mezun” gibi şirketlere para yatırarak telefon ile görüşmemizi sağlamaya çalıştık. Oysa şimdi bilgisayar ve internet olmayan yer nerdeyse kalmadı gibi. Bilgisayarı açıyoruz msn, sosyal ağlar (facebook, twitter gibi) Google, gmail hesaplarında listede kim varsa online olup olmadığını görmek mümkün. Yazılı, sesli ve görüntülü iletişim mümkün. Akıllı telefonlarda internet olan ortamda ekstra ücret vermeden, dakika hesabı yapmadan rahat rahat sohbet etmek mümkün. Hem de her yerde her zaman. Bütün bu imkânlardan sonra düşünüyorum artık çok uzakları aramak heyecan yapmıyor ve dakikası için para ödeyerek konuştuğumuz sabit telefonlardaki bekleme heyecanını da kayıp ettik.

Acaba kolay elde edilen değersiz olduğu için mi? Parasız olan değersiz olduğu için mi? İmkânlar çoğaldıkça önemini yitirdiği için mi? Ya da nasıl olsa istediğim an istediğim yerde arayabilirim iç huzuru aramamaya temel mi teşkil ediyor?

İletişim kanallarının yoğun ve hızlı olduğu dünyadaki iletişimsizlik neden?

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.