Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

HİDROELEKTRİK SANTRALLER KURULMAMALI MI?

01
Kasım
2010

Ülkelerin kalkınmasının temel araçlarından birisi enerjidir. Özellikle de elektrik enerjisi çok önemlidir. Evlerimizde kullandığımız elektrikli cihazları bir göz önüne getirelim, ya da bir gece cereyan kesintisi yüzünden karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Artık elektriğe öyle alıştık ki birkaç saatliğine dahi bir geceyi ışıldak ya da mum ışığı altında geçirmeye sabrımız kalmıyor.

Sanayide çalışan birçok makinenin beslenme kaynağı da gene elektriktir. Elektrikler kesilince fabrikalardaki aletler ve makineler susacak, ısıtma ve soğutma için kullanılan cihazlar duracak, kaloriferler yanmayacak! Şimdi bu manzara karşısında elektriğe hayır demek mümkün mü?

Elektriği elde edebileceğimiz kaynaklar bellidir. Ya termik santrallerden kömür, doğal gaz yakıp elektrik üreteceğiz, ya hidroelektrik santrallerde suyun gücünden faydalanarak elektrik elde edeceğiz. Ya rüzgar, ya güneş ya da nükleer enerjiden yararlanacağız. Elektrik enerjisi üretmede kullanılan bu kaynaklardan hidroelektrik, rüzgar, güneş enerjisi dışındakiler dışa bağımlı. Doğal gaz gelmeyince doğal gaz çevrim santrali nasıl çalıştırılacak! Kömür ile çalışan termik santrallerin bir kısmının da kömürü ithal ediliyor! Nükleer enerji kullanarak elektrik üreten santralimiz yok. Zaten olsa da 1986 yılındaki Çernobil kazasının hala izlerini taşıdığımız göz önüne alınırsa, bu tür enerjiye de çok mecbur kalmadıkça girmemek gerekir diye düşünüyorum. Gerçi Rusya ile nükleer santral kurma çalışmaları başlatıldı. Diğer taraftan da Kayseri de Koreliler ile nükleer santral yapılması görüşmeleri sürüyor.

Rüzgar ve güneş enerjisinden elektrik üretmek için henüz yeterli bir gelişme kaydedilmemiş durumdadır. Rüzgar enerjisi ile çalışan türbinleri Çeşme’de Çanakkale’de görebilirsiniz. Rüzgar olacak ki pervane dönsün. Bu nedenle rüzgar enerjisi ile ülkenin tüm elektriğini karşılamak da bence hayal. Güneş enerjisine gelince, bu kaynağı kullanarak elektrik üretmek çok zordur. Çünkü çok büyük alanlar gerekiyor. Dağların üzerine aynalar kurulacak, su kaynatılacak ve elektrik enerjisi üretilecek. Peki, dağlardaki aynalar doğal görüntüyü bozmayacak mı? Üstelik güneş enerjisi ile çalışan santrallerin verimleri de çok düşük.

Elektrik üretiminde kullanılan sularımızın ancak yüzde 30-40’ından faydalanabiliyoruz. Yani daha birçok hidroelektrik santral kurabiliriz. Doğa tahribatı göz önüne alınarak, hidroelektrik santralleri kötü guruba sokmamak gerekir. Yöremizde inşa edilen barajlar ve hidroelektrik santraller var. Doğa üzerinde elbette ki değişimler söz konusu, ama şayet planlamayı iyi yaparsanız ve ağaçlandırmayı zamanında bitirebilirseniz, oluşan göller etrafında yemyeşil bir çevre yaratabilirsiniz. “Su olan yerde hayat var” derler.  Ne kadar doğru bir ifade değil mi? Kıraç topraklar üzerine kurulan kentlerle nehir kenarlarında kurulan kentlerin gelişmesi bir olabilir mi?

Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Rize’nin İkizdere Vadisini doğal sit alanı ilan etmesi ile Türkiye’de hidroelektrik santraller tekrar gündeme geldi. Bu vadi üzerinde toplam 22 hidroelektrik santralin yapılması planlanmıştı. Şimdi ne olacak? Planlanan santrallerin yapımından geri adım mı atılacak, yoksa hükümet yeni hazırladığı bir kanun ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarının yapısını mı değiştirecek?

Siirt’i de yakından ilgilendiren Ilısu barajının yapımına da karşı çıkanlar var. Ama bu barajın yapımına karşı çıkanların maksatları farklı! Hasakeyf’in tamamı sular altında kalmıyor. Ayrıca bu tarihi değerler zaten taşınacak ve korunacak!

Ülkemiz, elektrik enerjisini bol üretmek zorundadır. Gelişmemizin temel öğelerinden en önemlisi elektriktir. Türkiye için de en uygun potansiyel sudan yararlanmaktır. Nehirler boşa akmamalıdır. Rize’de sit alanı ilan edilen yöreyi internetten inceledim. Gerçekten de doğa harikası yerler. Ama o vadilerin içinin su ile dolduğunu düşündüğümde, çok daha farkı bir doğa hayal ediyorum. Dağları orman, vadisi su ve ormanların içinde ahşap evler! Ne güzel bir manzara olur değil mi? O nedenle hidroelektrik santraller kurulsun, ama çevre ağaçlandırılması da zamanında yapılsın diyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.