Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

HASANKEYF

20
Mayıs
2008

Hasankeyf’i daha önceden birkaç kez görme fırsatı yakalamıştım. Ancak bazı yerler vardır ki defalarca ziyaret etseniz bile yine göresiniz gelir. Bu nedenle geçen hafta sonu Hasankeyf’e ve Midyat’a bir kez daha gittik. Ilısu barajı yapılacağı için Hasankeyf’in bir bölümü sular altında kalacağından, bu tür tarihi yerleri daha da dikkatli izleme gereği duyabiliyorsunuz.

Batman istikametinden Hasankeyf’e doğru yol aldığınızda ve ilk tarihi kalıntıları gördüğünüzde heyecan duymamak elde değil. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının pazartesi gününe denk gelmesi, yerli turistleri harekete geçirmiş ve Hasankeyf’e otobüsler dolusu insanların gelmesine neden olmuştu. Dicle nehrinin süzülerek içinden geçtiği Hasankeyf, yöre halkı için önemli bir geçim kaynağı olmuş. Aracınızı park ettiğiniz andan itibaren çevrenizi onlarca çocuk sarmaktadır. Yaşları genelde 16’nın altında olan bu ilköğretim çocukları yöre tarihini ezberlemiş ve hemen size rehberlik yapmak istemektedirler.

 

Aslında etrafınızı çok sayıda çocuğun çevrelemesi, ister istemez bir rahatsızlık da doğurmaktadır. Çünkü adım atmakta zorluk çekiyorsunuz. Size rehberlik yapacaklar ve karşılığında alacakları küçük bir cep harçlığı ile belki de ailesinin geçimine katkı sağlayacaklardır.  Bu açıdan ele aldığınızda, çocukların ısrarlı tacizlerini hoşgörü ile karşılayabilirsiniz.

 

Hasankeyf içinden geçip Dicle nehri kıyısına indiğinizde otantik lokantaları görürsünüz. Aç iseniz bu lokantalar sizin için daha da anlamlı oluyor. Ama lokantaların büyük bir bölümünde temizlik konusuna pek de dikkat edilmediğini gördüğünüzde, iştahınız kapanabilir. Oysa bu potansiyel varken, oralara temiz lokantalar kurulabilir ve turistler zevkle yemek yiyebilir. Yöre insanının bu eksikliğini kendilerine anlatmak gerekir.

 

Hasankeyf’te  Dicle nehrine inen dik sarf kayalıklarda birçok mağaranın olduğunu görürsünüz. Bu mağaraların sayılarının çok fazla olduğunu ve Ilısu barajı ile birlikte bu mağaraların önemli bir bölümünün sular altında kalacağı söylenmektedir. Ilısu barajına karşı doğan tepkilerin altında yatan gerçeğin ise, bu mağaraların sular altında kalmasının yattığı iddia edilmektedir.

 

Hasankeyf’e doğru yol alırken, TRT GAP radyosunda da Umut Gazetesi Köşe yazarı Sayın Ayhan Mergen’in Siirt’te yumurta bayramı söyleşini dinlerken, yörenin kültürü içerisinde o dönemleri yaşar gibi oldum. Hasankeyf  kalesinden Dicle’yi seyrettiğimde, birden baraj aklıma geldi ve Dicle nehrine inen sarp kanyonların  yarısına kadar su ile dolan barajı havzasını hayal ettim.

 

Ilısu barajı 2012 yılında devreye girecekmiş. Bu baraj yapıldığında bir Keban Barajı kadar elektrik enerjisi üretecekmiş. Bir de sulama için bu barajın kullanılacağı düşünülürse, ülke ekonomisine sağlayacağı katkı tartışılmaz olacaktır. Hasankeyf’in sular altında kalacak kısmının kurtarılacağı ve biraz öteye taşınacağı projelendirilmiş. Şayet projelendirildiği gibi Hasankeyf’in önemli tarihi eserleri de kurtarılıp yeni bir Hasankeyf oluşturulursa, bu yörenin çok cazip bir turizm merkezi olabileceği inancındayım.

 

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.