Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ESKİŞEHİR’İN GELİŞİMİ

04
Mayıs
2012

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesinde bir inci gibi parlamakta ve her geçen gün gelişen, güzelleşen bir kenttir. Eskişehir öğretim anlamında adını önce uzaktan eğitim yapan Açık Öğretim ile duyurmuştu. Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi’ni içerisinde barındıran bu kent gün geçtikçe parlamaya devam etmektedir. Yaklaşık 8 yıl önce gittiğim Eskişehir’e tekrar ziyaret ettiğimde, arada geçen yıllarda ne kadar hızlı geliştiğini gördüm. Şehrin ortasından geçen Porsuk Çayı’nın ıslah edilmeden önce çevreyi rahatsız edecek şekilde koku yaydığı, çevreyi rahatsız ettiği halk tarafından söylenir. Oysa şimdi ışıklandırılarak güzel görüntü verilmiş, çevresi kafelerle hareketlenmiştir.

1958 yılında Eskişehir İktisadi ve İdari Bilimler Akademisi ismi altında başlayan eğitim 1982 yılında Anadolu Üniversitesi olarak eğitimine hızla devam etmiştir. Sonra kurulan Osmangazi Üniversitesi ile kent tam bir öğrenci mekanına bürünmüştür. Anadolu Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Sistemi ile yaklaşık 1 milyon 700 bin öğrenciye sahiptir. Örgün öğretim öğrenci sayısı 25 bin civarındadır. Bu rakamlara karşılık öğretim elemanı sayısı 1.800 dolaylarında. Bütün bu rakamlar sadece rakam olarak algılansa da üniversitenin gelişimine, kentin gelişimine katkısının çok büyük olduğu ancak yaşandığı zaman daha iyi fark edilebilir.

Üniversite kampüsü görsel anlamda Avrupa’da gördüğüm en bakımlı parkların çoğundan çok daha bakımlı görünümde. Kara iklime sahip olmasına rağmen kampüste boş toprak yok. Her yer çiçek, ağaç, çimen. Kampüs yerleşkesi oldukça muntazam, binalar estetik ve planlı. Kampüs içerisinde öğrencinin dinlenebileceği, ihtiyaçlarını giderebileceği alış veriş merkezi, kafeteryalar, kahvaltı salonları, sinemalar gibi sosyal alanların çokluğu yine dikkat çeken unsurlardı. Bütün bu güzellikleri ortaya çıkaran temizlik gıpta ile bakılacak bir özellik. Bünyesinde bulunan 3’ü uzaktan öğretim 12 Fakültenin donanımsal eksiklikleri yok. Kampüs içerisinde oluşturulmuş göletler, büyük havuzlar, büyük fıskiyeler görsel anlamda güzelliğe güzellik katmıştır. Bazı fakülteleri gezdiğimizde bu kadar büyük paraların nerelerden geldiği yetkililere sorulduğunda verilen cevap “Açık Öğretimden” cevabıdır.

Kampüs içerisindeki konukevleri en az 4 yıldızlı otel hizmetini vermektedirler. Dolayısıyla üniversiteye gelen konuk için ilk anda kalacak kaliteli bir yer ve bakımlı kampüsü görmesi üniversite yetkilileri için övünç kaynağı olsa gerek. Kampüse ulaşım hızlı tren, otobüs gibi araçlarla olunca bu kolaylık öğrencileri ayrıca mutlu etmektedir.

Şehir merkezine gidildiğinde üniversite kampüsü ile ne kadar bütünleşen bir kent olduğu görülür. Kentin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her 5 dakikada bir kalkan raylı sistem ile hızlı ulaşım sağlanmaktadır. Sadece şehir içi ulaşım mı rahatlamış diye düşünülmemeli. Eskişehir’e ulaşım bazı illerden yüksek hızlı tren ile sağlanmaktadır. Örneğin Ankara-Eskişehir arası 233 km karayolu ile 3 saat 20 dakikada alınabilirken, yüksek hızlı tren ile sadece 1,5 saatte bu yol alınmakta. Trenin temizliği, dakik hareketi, konforu yolcuları mutlu etmekte ve tren dolu olarak hareket etmektedir. Öyle ki istasyonda panoda bir sonraki gün dahi kalkacak trenlerde boş koltuk yoktu. Ankara ya da Eskişehir’de yaşayıp diğerinde okuyan öğrencilerin bazısı günübirlik gidip gelmeyi tercih ediyorlar.

Eskişehir hem Anadolu havasını yaşayan hem de sahil kenti havasını barındıran bir atmosfere sahip. Gelişmiş, modern, görsel tasarımlara yer veren şehir cezbediyor. İnsanlar sayfiye yerlerinde gibi dolaşıp dinlenecekleri sayısız parklar, kafeteryalar var. Şehirde süslemelerde sanat unutulmamış. En önemlisi şehrin alt yapı çalışmaları sıralı yapılmış ve tamamlanmış. Kaldırımlar ve yollarda neden bozulan asfalt yok ya da alıştığımız oynayan altındaki kirli suları insanların ayaklarına sıçratan kaldırım parke taşlarına nasıl çözüm bulmuşlar diye yetkililere sorduğumuzda aslında yapının tamamen asfalt olduğunu, ancak üzerine kalıplar ile şekil verdiklerini ve dayanıklılık için de boyadıklarını söylediler.

Kentte doğallık ve aslına uygun süsleme sanatı buluşmuş. Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi’nin güzelliğinden söz edildikçe bütün bu güzelliklerin altında Anadolu Üniversitesi’nin uzun yıllar Rektörlüğünü yapan ve 1999 yılından beri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hizmet veren Prof. Dr. Yaşar Büyükerşen ismi sürekli anılmakta. Ne mutlu Eskişehirlilere ki böyle başarılı yerel yöneticiye sahipler. Ne mutlu Prof. Dr. Büyükerşen’e ki yaptıkları halk tarafından övgü ile anlatılmaktadır.

Kentlerin bakımlı olmalarının daha çok yerel yöneticilere bağlı olduğunu biliyoruz. Seçimlerde sandık başına giderken seçeceğimiz Belediye Başkanının bizimle aynı siyasi görüşte olması mı önemli? Yoksa gerçekten memleketimize hizmet edeceğine inanmamız mı önemli?

Eskişehir’i görünce birden Siirt aklıma geldi. Konum olarak geçiş bölgesinde olan Siirt ayrıca inanç turizmi gibi bir varlığa sahip. Değerlendirilebilecek olsa bir çok nimete sahip Siirt’te neler yapılmaz ki…

 

 

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.