Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ENGELLİ BİREYE VE AİLESİNE SAYGI

09
Eylül
2020

Engellilik insanlığın ortak sorunu ve yarasıdır. Engelli kimdir? Fiziksel veya zihinsel bir sorun nedeniyle fonksiyonları, duyuları, hareketleri, algısı kısıtlanan veya işlevlerini ya kısmen ya da yerine hiç getiremeyen bireylerdir.

Bireyde engel genetik olabileceği için anne karnındayken gelişebilir, doğum esnasında müdahaleye gecikme veya müdahale hatasından dolayı oluşabilir, yaşanılan bir hastalık sonucunda olabilir, yaşanılan büyük travma sonrası olabilir, trafik kazası sonrası olabilir, basit gibi gördüğümüz ev kazalarından sonra birey engelli durumda yaşamını devam ettirmek zorunda kalabilir.

Ülkemizde engelli bireyler kendi engellerini aşmaya çalışırken bir bariyer gibi olan toplumun bakış açısı ile mücadele etmek zorunda kalabiliyor.

Modern kent yaşamında normal bir çocuğa sahip olmak bile ailede birçok yapısal dönüşümü zorunlu kılıyor iken, çocuğun engelli olması aileler için uzun ve yorucu bir sürecin başladığı anlamını taşımaktadır.

Sorunu asıl yaşayan ailedir. Nedir bu sorun sadece engellilik haline yardım etmek mi? Hayır. Ailelerin yaşadıkları sorunlar sınıflanabilir.

Duygusal sorunlar; Anne baba heyecanla bebek beklerken özel ihtiyacı olabilecek bebek akıllarına pek gelmez. Engelli bebeğe sahip olduklarını öğrendikleri andan itibaren hayatlarının hüzünü başlar, yas gibi matem olur önce evlerde. Çocuk büyüdükçe ağır bakım sorumluluğu da büyür. En yakın temasta bulunan annenin depresyona girmesi mümkündür. Belki anne kendisine haksızlık yaparak kendisini sorumlu tutabilir. Zamanla aile artık içine sindirmeye ve ona göre düzen kurmaya başlar.

En büyük kaygı da gelecek kaygısıdır. Kendileri evlatlarına bakamadıkları zaman kimin bakabileceğidir.

Fiziksel sorunlar; Bireyin engeli yardım olsa dahi kendi ihtiyacını karşılayamıyor, anne babaya tamamen bağlıysa ailenin stres düzeyi daha çok artacaktır.

Engelli bireylere uygun olmayan ya da hiç oluşturulmayan fiziksel çevreden kaynaklanan engeller de yaşamı daha zorlaştıran etmenlerdir.

Sosyal sorunlar; Kültürümüzde engelli bireye acıyarak bakılması o bireyi daha çok üzer.

En önemli sosyalleşme araçlarından birisi eğitimdir. Engelli çocuğun özel eğitim alması, bağımsız yaşam becerilerini geliştirmesi açısından oldukça önemlidir.

Ekonomik sorunlar; Engelli çocuğa sahip aile genelde ekonomik sıkıntılara maruz kalır. Özel eğitim, ulaşım, tıbbi giderler, fizyoterapi gibi ihtiyaç ve giderler aileler üzerinde ciddi maddi külfettir. Engellilik durumuna göre engelli bireyler istihdam edilmeye başlandı, ancak yeterli değil tabii ki.

Engelli bireyin ve ailenin yükü bu kadar ağır iken onlar bazen de sosyal yaşamdan gelen olumsuzluklar ile mücadele eder.

Bir süre sonra zor bir yaşamı birey ve aile kabullenir. Kendilerine göre düzen kurarlar.

Çevremde gördüklerim var. O annelerin elleri öpülür. Anne evladını her gün kiraladığı taksi ile getirip tekerlekli sandalye ile sınıflarına kadar götürüyordu. Bir derslik için merdiven kullanmak zorunda olan anne üniversite öğrencisi olan evladını sırtına alarak 1 kat merdiven indiriyordu, taa ki asansör yapılıncaya kadar…

Yine üniversitede bir öğrencimiz fiziksel engelli sandalyeye mahkûm, annesi her gün o sorumluluğu alarak dersliğe teslim ediyor, ders bitimi alıyordu. O süreci koridorlarda bekleyerek geçiriyordu. Kolay değildi. Öğrencinin duyarlı arkadaşları da derslik içerisinde yardımcı oluyorlardı.

O bilinçli anneyi tebrik ediyorum. Bir yılın sonunda anne nasıl olsa gündüz sürekli üniversite içerisinde çocuğunu bekliyor diye YKS sınavına girdi ve bir Meslek Yüksek Okuluna kayıt yaptı.

Bilinçli aileler çevrenin bu olumsuz yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışırlar.

Herkes engelli adayıdır. Birçoğumuz da belki geçici süre engellilik halini yaşadık. Ya da engelli birey görünce nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünüp ona hissettirmeden çaba gösteririz.

Bazen gençlerin herhangi bedensel bir engeli olan bireye yardımcı olma çabasını görünce mutlu oluyor ve o gence yaklaşıp mutlaka takdir ediyorum.

Böyle güzellikleri görmek varken feryat etmeye başladım. Biz ne ara bu hale geldik……

Son günlerde sosyal medyada çirkin paylaşımlar var. Bence yasaklanacak müzik diyemiyorum, çünkü müziğe saygısızlık olur. “Seni gidi topal” diye çıkarılan çirkin bir seslendirme ile düğünlerde engelli taklidi yaparak eğleniyor ve eğlendiriyorlar akılları sıra. Bu kadar çirkinliği tahmin edemezdim. Bu rezil oyunu sergileyenleri de izleyenleri de nefretle kınıyorum.

Yaptıkları taklidin engelli bireyi ve aileleri ne kadar yaraladıklarının farkında olmamaları mümkün değil. Saygısızlığın ötesi bir davranış!

Bana göre zaten birey engeli ile yüzleşmiş, kendisini seviyor, özgüveni de varsa asıl onlar bu zavallı varlıklara sadece acıyacaklardır.

Fırat Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak Sayın Mehmet Kızıltaş’ı davet ettiğimizde 2 defa konferans vermek üzere geldi.  Hayat hikâyesi ile birlikte oldukça akıcı konferansı ilgi ile izlendi.

Konferansı izlemeye gelenlere kendi kitabi olan “Engelliler ile 3600  İletişim” isimli kitabını imzalayarak verdi. Umarım kitabı alanlar okumuştur. Işık tutacak bilgiler mevcut.

Engelimiz ile başa çıkmanın yollarını ararken, engelli bireye yardım etmek isterken güçlü yanlarımızı keşfedebiliriz.

Hepimizin engelli adayı olduğunu hatırlatır; engelsiz dünya, engelsiz toplum, engelsiz aile, engelsiz birey, en büyük dileğimizdir diyorum. Engel Siz Olmayın

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.