Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

EKMEK KAVGASI

01
Ağustos
2009

Aylardır bahçemize sık sık gelen erkek cinsiyetli bir sokak kedisini bahçede beslemeye karar verdik. Bu kediye yemek verdiğimizde, etrafa toplanan diğer kedileri, bahçede çok kedi olmasın diye yiyeceğe yaklaştırmıyorduk. Bir süre sonra diğer iki kedinin, bizim beslediğimiz kediyi sıkıştırdığına şahit olduk. Biri önünü kesiyor, diğeri de arkadan sinsice yaklaşarak boğazını ısırıyor ve kedimizi kovalıyorlardı. Bu saldırı halen zaman zaman devam etmekte ve kedimiz sürekli yara almaktadır. Bu saldırının sebebini, bizim kendi kedimize ayrıcalık göstererek beslememizdir, diye yorumladık. Oysa diğer kedilere de biraz yiyecek vermiş olsaydık, kedimize belki de saldırı olmayacaktı.

Beslediğimiz kediyi sevemez olmuştuk. Bir süre sonra diğer bir kedi daha bahçemize gelmeye başladı. Bu kedi kendisine elle dokunmamıza müsaade ediyordu. Bizimle oyun oynayan bu kediyi de beslemeye karar verdik. Ancak bir süre sonra, “Dağdan indi bağdakini kovdu” misali, son beslediğimiz kedi de önceki kedimizi tırmalamaya ve verdiğimiz yiyecekleri ona yedirmemeye başladı.

Yukarıda bahsettiğim olaylar, hayvanlar aleminde de aynen insanlarda olduğu gibi rant kavgasının olduğunu gösteriyor. Yaşamlarını sürdürebilmek için canlılar mücadele verirken, kendi nesillerinden olan canlılarla kavgalara girişebiliyor ve birbirlerini yaralayabiliyorlar hatta bazen öldürebiliyorlar.

Aç olan ve çocuklarına ekmek götüremeyen insanları düşünüyorum. Başkasından dilenerek geçim yapmayı onurlarına yediremeyen dürüst vatandaşlar derbeder olurken, çalışmadan ve emek sarf etmeden başkalarının sırtından geçinmek isteyenler ise çete kurarak zavallı insanların ekmeğini ellerinden alabilmekte ve hatta kurdukları çete örgütleri aracılığı ile insanları öldürebilmektedirler. Gazetelerde gün yok ki bir çete haberi yayınlanmasın. Peki gerçekten iş bulamayan, ancak onurunu ayak altına almayarak dilenmeyen, çete ve mafya gibi yasadışı örgütlere şiddetle tepki gösteren sade vatandaşları toplum olarak korumamız gerekmez mi?

Gizli fakir diye adlandırdığımız asil insanlar yoksulluklarını hissettirmeden hayatlarını idame ettirmek için bulabildikleri her işte çalışmaktadırlar. Bazen de öyle işlerde çalışmaya mecbur olurlar ki gururlarının incinmesinden korktukları için tanıdık insanları görmekten dahi kaçarlar. Geçimlerini tırnaklarıyla kazıyarak akşamları kazandıkları parayı eve götürmenin mutluluğunu yaşarlar. Vakur duruşları ile çevrenin sempatisini kazanırlar, Çevrede o insanlara yardımcı olacak insanların istekleri ve sayıları artar.

İslam dininin sosyal dayanışma bağlamındaki emirlerini yerine getirmemiz dahi, toplumsal bir sorun haline dönüşen açlık ve sefaletin önüne geçmeye kısmen yetebilecektir. Yaklaşan ramazan ayında Zekat ve fitresini hakkıyla veren insanlar sayesinde ihtiyacı olan birçok insanın bazı ihtiyaçları giderilecektir. Fakir insanlara yardım etmeyi de sadece Ramazan aylarında düşünmememiz gerekir. Eminim ki bu iyiliği yapanlar, manevi huzur içerisinde bulunacaklar ve mutlu günler yaşayacaklardır.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.