Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ÇOCUKLARIMIZIN SANATÇI YÖNLERİ

10
Mayıs
2008

İlk, ortaöğretim ve üniversitelerimiz 2007-2008 akademik yılını tamamlamaya yaklaştıkları mayıs ve haziran ayları çok hareketli geçmektedir. Özellikle Mayıs ayı, etkinliklerin doruğa ulaştığı bir aydır. Kentlerde ilk ve ortaöğretim okullarının gösterileri o kadar çoğalmaktadır ki, her akşam bir okulun gösterisi sergileniyor. Bazı okullarımız bu etkinlikleri doruğa çıkartarak, profesyonellere taş çıkartırcasına gösteriler sergilediklerini görüyoruz.

İlk ve Ortaöğretim kurumları idarecileri ve aile birlikleri aracılığı ile okullara gelir sağlamak ya da en azından gösteri için harcadıkları meblağları karşılamak amacıyla yapılan bu etkinliklerin sayıları o kadar çoğaldı ki, bu işin de artık enflasyonu var diyesim geliyor. Ancak, çocuklar açısından değerlendirildiğinde, sahneye çıkan ya da arkadaşlarını seyretmeye giden çocuklar ve aileleri açısından değerlendirildiğinde, enflasyon olmasını hoşgörü ile karşılayabiliyorsunuz.

 

Özellikle ilköğretim okullarımız tarafından düzenlenen etkinlikleri seyrettiğimde, kendi çocukluk günlerimi hatırlıyorum. İlkokul dönemlerimden unutamadığım olaylar arasında okulumuz tarafından düzenleyen bazı etkinlikler var. Resmi bayramlarda törenlerde giyindiğim kıyafetler, üstlendiğim roller film şeridi gibi gözümün önünden akıp gidiyor. Törenler için annemin bana diktiği kıyafetleri özellikle prenses elbisesini giyindiğimde, saçlarımın bir kuaför elinden yapılmasında kendimi ayrıcalıklı hissediyordum. Hatta bir defasında 23 Nisan Çocuk Bayramında yorulmamam için  pikabın ön kaputunun üzerine oturtularak Atatürk büstünü tuttuğumu ve güneşten bacaklarımın kızarmasını aklımdan hiç çıkaramıyorum. Kızaran bacaklarımdaki yanıktan ötürü canım sızlamasına rağmen, tören uğruna sesimi çıkarmadığımı hatırlıyorum.

 

Bizim çocukluğumuzla şimdiki çocuklar arasındaki davranışlar bağlamında uçurum var. Bizim dönemlerde “ayıp, günah, sana yakışmaz” türü sözler sıkça kullanıldığı için, büyüklerimizin baskılarının hala üzerimizde etkili olduğunu görüyorum. Bu baskılar sonucudur ki bizim kuşak hem çekingendir hem de ürkektir, içe kapanıktır. Ya şimdiki çocuklar?

 

Nesil çok değişti. Bizim çocukluğumuzda asla dile getiremeyeceğimiz isteklerini rahatlıkla ailelerine aktarabiliyorlar. Sahnede şiir okurken ya da rol yaparken o kadar başarılılar ki, geleceğimizin çok aydınlık olacağını şimdiden görüyorum. Tabi şunu gözden uzak tutmamak gerekir. Genelde sahneye çıkartılan çocuklar zaten seçilmiş kişilerden oluşuyor. Bu alanda Özel yetenekleri de iyi olan öğrencilere rol verilmektedir.

 

Bir tespitim daha var. İlk ve ortaöğretim kurumlarının etkinliklerinde kız çocukları daha fazla görev alıyor. Bunda kız çocuklarının doğuştan gelen özelliklerinin etkili olduğunu düşünüyorum. Bir skeç icra edilirken, bakıyorsunuz erkek rolünü dahi kızlar üstlenmiş.

 

Çocuklarımızın anaokulunda ve ilköğretimde okudukları dönemlerde dahi bu kadar başarılı roller üstlenmelerinin altında yatan gerçekler arasında; ailelerin çocuklarına yaklaşımlarındaki değişimleri, görsel ve işitsel medya araçlarının çoğalması, çocuklarımızın bilgisayar ve diğer iletişim araçları ile çok erken tanışmalarını sayabilirim. Geleceğimizin çocukları günden güne daha iyi yetişmektedir. Sonucunda da kendilerini daha iyi ifade etme kabiliyetine sahip oluyorlar. Kişiliklerinden emin bireyler olarak yetişiyorlar.  Gelecek yıllarda çok başarılı yazar, sanatçı ve şairlere sahip olacağımızı, şimdiden görür gibiyim.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.