Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

BEYİN GÖÇÜ

27
Şubat
2013

Beyin Göçü denilince içimiz sızlar. Emek verilerek iyi eğitim almış çocuklarımızın yurtdışına gidişleri, ülkeleri için kayıptır. Bu kayıp göç, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeden gelişmiş ülkelere doğru yapılır. Yetiştirilmesi için büyük kaynaklar kullanılan vasıflı meslek doktor, mühendis, bilim adamı ya da sanatkârlar en fazla kayıp edilen beyin güçleridir. Göçün nedeni sadece kişinin yaşadığı ülkenin geri kalması değil, gideceği ülkenin sunacakları iş ve fırsat imkânları ile yaşam kalitesidir.

Beyin göçü denince ilk akla gelen bilim adamlarının ülkelerinden gidişleridir. Bu göç gün geçtikçe artmaktadır. Yetişmiş insan gücü kariyeri ne olursa olsun kayıptır. Ancak bu göç sadece bizim ülkemize has bir durum değildir. Göçler yıllar öncesinde siyasi, din, bilimsel, ihtiyaç gibi nedenlerle gerçekleşmiştir.  Örneğin; İkinci Dünya Savaşından önce Hitler idaresinden kaçıp Amerika Birleşik Devletlerine yerleşenlerin sayıları oldukça kabarıktır. Hatta Nobel Fizik Ödülü alan, dahi olarak tanınan Einstein Almanya’dan Amerika’ya göç eden bilim adamlarından birisidir.

Göç olayında sanki hiyerarşik bir yapı izlemekte. Şöyle ki; az gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere oradan da çok gelişmiş ülkelere doğru akış yaşanmaktadır. Beyin göçünün nedenleri arasında belli başlı başlıklar ortaya çıkmaktadır.

Bakıldığında nedenlerini şöyle görmek mümkündür. Yabancı dil ile eğitimin getirisinin çok daha iyi olması, yaşadıkları ülkedeki işsizlik, siyasi istikrarın yanlış olması, daha açık bir ifadeyle siyasetin iş hayatını kontrolü altına alması, düşük ücret, dengesiz ekonomi, çok yüksek olan vergi oranları, sözde kalan eğitimde fırsat eşitliğinin olmaması, bilim ve teknolojinin yeterli değeri almaması, fikir üretimin desteklenmemesi, yapılan akademik çalışmaların bir kısmının desteklenmesinde dahi neyin yapıldığının farkına varılmaması, kimin yaptığının daha önemli olduğu ona göre destek verilmesinin ne kadar acı bir gerçek olduğunu çoğumuz biliyoruz.

TÜBİTAK ile Bilim Sanayii Teknoloji Bakanlığının açıklamalarına göre dünyanın 47 ülkesine gönderdiğimiz beyin güçleri var. Göçlerde büyük kısım Amerika Birleşik Devletlerine gitmiştir. Sırasıyla Almanya,  Kanada ve daha fazla Fransa, İsviçre, Avustralya gibi Avrupa ülkelerinde çalışmaktalar. Mutlaka ülkelerin kalkınmasında alınan beyin göçlerinin katkısı çok fazladır.  Amerika’da kilit noktalarda çok yabancının olduğu bilinmektedir.

Örneğin; ünlü kardiyolog Dr. Murat Tuzcu, Beyaz Saray’da ürolog Prof .Dr. Ziya Kırkali, kardiyolog Dr. Mehmet Öz, patentleri olan ve Harvard Üniversitesi’nde Genetik ve Kompleks hastalıkları alanında çalışmalar yapan  Prof.  Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve Prof. Dr. Gazi Yaşargil nöroşirüji yani beyin cerrahı olarak dünyada ünlü doktorlar listesinin başında gelmektedir. Mikro cerrahiyi kullanan Dr. Yaşargil epilepsi ve çağın illeti olan beyin tümörlerinin tedavisinde yeni yöntemler bularak bilim dünyasına tekrar iz bıraktı. 88 yaşında olup halen yeni teknolojiyle hasta ameliyatı yapabilmek, ayrıca takdire şayandır.

Dr. Gazi Yaşargil’in o güne kadar yaptığı ameliyatların birçoğunu videoya çektirmiş. Bu videolardan faydalanılarak bir uzman sistem hazırlanması konusunda oğlum Cihan ile görüşme ve tanışmaları gerçekleşmiş. Bu nedenle Dr. Yaşargil hakkında oğlum sayesinde daha fazla bilgi sahibi olmuştum.

Dr. Yaşargil’in öyle gelişmiş bir ülkede Türk Doktor olarak anılması son derece gurur vericidir. Amerika Birleşik Devletlerine tedavi amacıyla giden hastalar ile yakından ilgilenmesi, ihtiyacı olanların barınmasını sağlaması da ayrı bir güzelliktir. Bütün bu güzelliklere rağmen ülkemizden giden saygıdeğer bilim adamlarını ülkemizin kaybı, gittikleri ülkenin de kazancı olarak görmek, her aklı selim düşünen insanın fikridir.

Beyin göçüne aklım erdiğinden beri duyarlı idimse de ben de kendimi o düzenin içerisinde buldum. Lisans eğitimin Türkiye’de tamamlayan oğlum, master ve doktora çalışmalarını ABD’de tamamladıktan sonra orada bir üniversitede Yrd: Doç. Dr. olarak çalışmaktadır. Biz anne baba olarak onun gelmesini mutlaka arzu ediyoruz. Ancak ülkemizde dönen dümenleri bilen oğlum Türkiye’de haksızlıkların, adaletsizliğin çok yaygın olduğu ortamda çalışamayacağını söylüyor. Hali hazırda bulunduğu ortamda çalışanların emeklerinin görmezden gelinmediğini söyleyerek  iş hayatındaki mutluluğunu dile getirince, söyleyecek bir şeyin olmadığına tekrar inanıyorum.

Küskün giden beyin göçlerimiz ya da ülkemizde istihdam edilemeyen beyin göçlerimizi, nedeni ne olursa olsun ikna edilmesi,  geri dönüşlerini sağlamak için çalışmalar yapılmasını, devletin başından bize kadar hereksin görevi ve ideali olmalıdır diye düşünüyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.