Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

BANGKOK’UN İLGİNÇ YÖNLERİ

02
Kasım
2011

Bangkok’da gördüğüm ilginç manzaraları kısa kesitler halinde anlatmaya devam edeceğim. Öyle bir ülke ki renklendirecek olursam kent madalyonun iki yüzü gibi ya siyah ya da beyaz. Gri tarafı yok. Bangkok’ta yapılan ICICKM 2011 isimli uluslararası bir sempozyumda bildirilerimiz olduğu için eşim ile birlikte gittik. Bu vesileyle bir hafta orada kaldık ve buralara her zaman gelinemez diyerek günümüzü iyi değerlendirdik. Öncelikle sempozyumdaki bilgi paylaşımı mutlaka faydalı oldu. Türkiye’de yapılan sempozyumların organizasyonları ile farkı yok denilebilir. Bangkok Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyumda Üniversite rektörü Dr. Mathana Santiwat. Rektör hanımın çizgisi Türkiye’den farklıydı. Öncelikle oldukça güler yüzlü ve doğal olması hoş meziyetlerinden ilk görünen idi.  Bizimle konuştuğunda bildirilerimizin gün ve saatini söylediğinde şaşırmıştık. İlk tanışmamız ve yabancı olduğumuz için isimleri hafızada tutması zor olduğu halde o bilgileri hatırlaması ilgi idi. İki gün süresince gündüz bildirileri dinledi ve yemeklerde katılımcılar ile birlikte oldu.

Kent olarak zıt görüntülere sahip. Çok lüks yapılar yanında çok kirli görünümlü kısmen yıkık balkonları yıkıldı yıkılacak evlerin sayısı da çok fazla. Tamamen görüntü kirliliği. Havaalanından çıkıp otele doğru yol alırken caddelerin bir kısmı 3 gidiş, 3 geliş olmak üzere 6 şerit idi. Kentin trafik probleminin çözülmüş olabileceğini düşünmüştük. Oysa sonradan sokaklara girdik ki ancak tek arabanın dahi zor girdiği sokaklar oldukça fazla.

Bangkok’a gitmeden önce orada gezilecek yerlerin listesini yapmış ve internetten yine kent hakkında ön bilgi sahibi olmuştum. İlginç gelen yerlerden birisi floating market denilen yerdi. Buraya sabah erken gittik.1,5 saat süren yolculuktan sonar nehir kenarında araçtan indik zaten ne olduğunu anlamadan kendimi nehirde gezinti yapılan kanyonda buldum. Birileri resim çekiyordu ama ben endişeli halimden ne olduğunu anlamadım. Ancak oradan ayrılırken resmi getirip fiyatının 200 Baht (yaklaşık 7 Dolar) olduğunu söyleyerek elimize tutuşturdu. Yapılan gezintide Thai halkının eskiden beri nasıl yaşadığı görülmekteydi. Manzara bizim için ilginçti. Çalışanların çoğu kadındı. Nehir boyunca kayıkları onların evleri, onların mutfakları, onların lokantaları görünümündeydi. Birçok kişinin tadına bakamayacağı yiyecekler hazırlanmaktaydı. Hijyen adına hiçbir şey yoktu. Ellerine dahi bakılırsa o elden ne alınabilir ki diye düşünülür. Nehir boyunca karton görünümlü ya da tahtadan yapılmış hatta kapısı dahi bir bez parçası olan ev denilemeyecek barınakları gördükçe hayretle çevremi izliyor bir yandan da bir an önce karaya ayak basmak için sabırsızlanıyordum. Kayık içerisinde ve nehir kenarında yöresel hediyelik eşyalar ile yiyecekler vardı. Pazarlık yapılarak ürünler üçte bir ya da daha az bir paraya alınabiliyor.

Basından da işitildiği sel baskını ciddi anlamda insanları perişan etmişti. Her yerde kum torbaları ile yapılmış engelleri görmek mümkündü. Çin mahallesine gittik hemen resmi kıyafet gibi bir kıyafetli bey bize yaklaşarak 1,5 saat sonra orada sel baskını olacağını o bölgede kalmamızın tehlikeli olacağını söyledi. Yaklaşık 2- 3 km uzaklıkta devlet kontrolünde alış veriş merkezi olduğunu, kaliteli mücevher ve ipek giysilerde bugün için %30 indirim olduğunu söyledi. Bizi o tarafa yönlendirdi ve gitmemiz için hemen bir tuktuk çağırdı. Tuktuk 3 tekerlekli motorlu faytona benzeyen dar sokaklara daha rahat girebilen araçlardı. Kısa yol için keyifliydi tuktuk. Sürücülerin çalışmaları ilginçti. Bizi hedef noktaya götürüp çıkmamızı bekledi. Ondan sonrada kendi belirlediği mağazalara gidersek (bir şey alıp almamak önemli değil) mağaza sahibi tarafından kendisine 5 litre benzin parasının verileceğini söyleyerek oralarda durak yaptı. Mağazaya girince de esnaf bir şekilde ikna etmeden çıkarmıyor dışarıya.

Yine gidilecek yerlerden birisi Siam Niramit denilen gösteri program. Bu program için bilet bireysel almak mümkün olmadı. Ancak seyahat turlarına dâhil olunca bilet almak mümkün oldu. Salon muhteşemdi. Yaklaşık 2000 kişilik salonun sahneye hâkimiyeti zaten güzeldi. Sahne ve tavan işlevseldi. Diyebilirim ki hayatımda gördüğüm en güzel sahne, danslarda süzülen kız ve erkeklerin el figürleri çok inceydi.

Halkın %90 gibi kısmı Budist. Çok azınlığı Müslüman. Tapınak sayısı oldukça fazla. Kapalı mekânlarda din görevlisi oturuyor, halk hemen yanında bulunan satıcıdan hediyelik eşyalar alıp kutuya bırakıyor ve din görevlisine sunuyor. Karşısında diz çökerek oturuyor. O da dua okuyup tütsüyü suya batırarak karşında oturan insanların üzerine püskürtüyor. İçeriye giderken ayakkabı çıkarılıyor. Sokaklarda tapınaklardaki ibadet ile sık sık karşılaşmak mümkündü. Onlar da hemen yanda satılan çiçekçiden çiçeğini yâda tülünü alıp tapınağa hediye ediyor, tütsüyü mutlaka kullanıyor, kocaman Hindistan cevizinin üst kısmını açarak getirip bırakıyorlardı. Onlar da Müslümanlar gibi sanki rükuya gider gibi yere kapanıyorlardı. Bana çok ilginç gelen ibadet şekliydi.

Sokaklar masaj iş yerleriyle doluydu. Gerçek anlamda masajın yapıldığı gibi seks odaklı salonların varlığı bilinmekteydi. Doğrusu Hong Kong’da yaptırdığımız için bildiğimiz ayak masajını yaptırmadan geçemedik. Genç kızlar yapıyordu. Zor bir işti tabii, 1 saat başkasının ayağına masaj parmakları yormaz mı? Aldıkları para da 250 Baht (8 Dolar). Fakat yorgun ayaklardan eser kalmıyor. Sonra yürü yürüyebildiğin kadar

Oraları gördükçe ülkemizin ne kadar değerli olduğunu, ne kadar şanslı olduğumuzu daha iyi anlıyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.