Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

BAHARDAN KORKUYORUM

12
Nisan
2009

Ülkemizin coğrafi konumu sayesinde dört mevsimi yaşama şansını yakalayabiliyoruz. Her mevsimin kendine has özellikleri var. Her insanın sevdiği, hoşlandığı mevsim farklı olabilir. Bu farklılığa neden ise insanın yaşamına olan etkisidir. Arkadaşlarıma, öğrencilerime, akrabalarıma hangi mevsimleri sevdikleri üzerine bir küçük araştırma yaptım. Aldığım cevaplar doğrultusunda aşağıdaki yorumları yapabilirim.

Yazın kavurcu sıcağını yaşayanlar, serinlemek için suya her an temas etmek isterler. Tarlada çalışanlar sıcak altında iş görmenin azabını çekerken, akşamları damda yatarken sivrisineklerin kendilerini ısırmasını veya sineklerin yüzlerinde dolaşmasını yorgunluktan hissetmeyebilirler. Diğer taraftan evinde klima olan, sineklerin eve girmemesi için camlarında tel örgüler bulunan insanlara sıcak ne etki eder ki? Evlerindeki buzdolaplarının pınarlardan su içtikçe, içlerini soğutur ve koltuklarına yaslanarak hayatın zevkini çıkartır.

Kış denildiğinde soğuk, kar, don, buz akla geliyor. Ama sevimsiz gibi gelen bu kelimeler, bazıları için çok cazip olabilir ya da erişilmesi ve yaşanması zor olabilir. Örneğin Suudi Arabistan’da yaşayanları bir düşünün. Şayet kış aylarında diğer ülkelere tatile gidemiyorlarsa, yaşamları boyunca kara hasret kalacaklar. Karı ancak filmlerde görebilecekler, kara dokunamayacaklar. Ülkemizde çok az bir bölgede kar nadiren yağar ya da hiç yağmaz. Ama genelde insanımız karlı günleri yaşar. Hele Erzurum gibi doğu illerinde bırakın kara ulaşmak, kar görmekten ve tehlikeli yollarda yürümekten artık insanlar   yorgun düşmüşlerdir.

Evine ekmek götüremeyen, fakirliğin acımasız sillesini iliklerine kadar hisseden insanlar için kış bir kâbustur. Evde sobaya atacak odunu bulamayan, üşümesin diye cocuklarını geceleri kendi yataklarına alan, batanniye ve bulduğu her örtüye sarılarak yatmaya çalışan çocuklar ve aileler için “kışı seviyor musunuz?” diye sorulabilir mi! Diğer taraftan Uludağ’da karın zevkini yaşamak için lüks otellerde kayak yapanları düşünün. Bu kategoriye girenler, kardan doyasıya zevk almış olmazlar mı?

Sonbahar genelde insanlara ölümü ve yaşlılığı hatırlatır. Yaprakların dökümü bir hüzün yaratır. Dökülen yapraklar nedeniyle çıplaklaşan ağaçların görüntüsü, bazılarının yüreğini burkar. Ama sonbaharı nasıl olsa ilkbahar takip edeceğinden, sonbaharın rüzgârlı, tufanlı havası bir hoş gelir insana.

Bahar bir başkadır. Yeni bir yaşamın başlangıcı hissini uyandırdığından olacak ki insanlarda mutluluk hissi uyandırır. Nevruz ile birlikte yeşeren doğa, insana ferahlık verir. Yeşeren ağaçlar, açan çiçekler bazılarında allerji yaratsa da, ilkbahar hemen herkesçe benimsenir ve gelmesi sabırsızlıkla beklenir. Ama ben baharı artık sevmez oldum. Siirt’te kaldığım süreçte, ilkbaharda Nevruz kutlamaları ile birlikle başlatılan ve gencecik canların yakıldığı kırsal alanlar aklıma geliyor. Bestler deresi, Botan çayı, Cudi dağları, Pervari, Eruh ve diğerleri. Böyle kritik alanları çoğaltmak mümkün. Ancak Siirt de yaşadığım için ilk aklıma gelen yerler oldu. Kulağım her an için televizyonlarda. Yaşamlarını yitiren gençlerin annelerinin çığlıkları kulaklarımı tırmalıyor.

Artık baharları hiç sevmez oldum. Doğanın yeşermesi gençlerin ölmesi demek, çiçeklerin açması çocukların yetim kalması demek, Dağ taş huzursuz demek. Artık bitsin şu terör denen lanet hareket. Türk ve Kürtlerin kol kola bir arada yaşadığı, eskiden olduğu gibi dünür oldukları, dostça yaşadıkları günlerin hasretine son verecek girişimleri bekliyoruz. Baharın ne demek olduğunu, terör bittiğinde o zaman çok daha iyi yaşayacağız ve bahardan doyasıya zevk almış olacağız.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.