Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ANNELİK DUYGUSU

08
Mayıs
2012

Annelerin tekrar anıldığı ve onların onurlandırıldığı günlerden en önemlisi her yıl anneler günü olarak kutlanan Mayıs ayının ikinci Pazar’ıdır. Her yıl Mayıs ayı gelmeden önce görsel  ve işitsel medyada reklamlar başlar. Bu özel gün özel insanlar içindir. Anneler gününün kaynağının Amerika olduğu bilinir. Hikâyesini siz okuyucularımla kısaca paylaşmak istedim. 1832-1905 yılları arasında Amerika’nın Virginia eyaletinde yaşayan Ann Maria isimli kadın öğretmenlik mesleğinin yanı sıra işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında çalışmalar yaptı. Amerika iç savaşında anneleri iki tarafında ihtiyaçlarını giderme ve yaralılarına bakma konularında teşvik etti, onlarla çalıştı. Savaşın bittikten sonra da anneleri aktif tutma adına onların sosyal alanda çalışmalarını sağlayabilmek için etkinliklerde yer almalarını istiyor. Çünkü annelik şefkatinin ne kadar önemli olduğunu yaptığı çalışmalarla anlatmıştı. Bu nedenle anneler günü değil de “Anne Çalışma Gününün” ilan edilmesini istiyordu.

Kendisi  1905 yılında öldükten sonra kızı Anne Jarvis annesinin misyonunu devam ettirme çabasına giriyor. 1907 yılından itibaren başlattığı çalışmalar sonucunda anneler günü derneğini kuruyor.  1914 yılında ABD başkanı Wilson sembolünün beyaz karanfil olduğu anneler gününü ilan ediyor. Devam eden süreçte anneler gününün anlamını yitirdiğini ve tamamen ticarileşen bu özel günün bu defa da iptali için kampanyalar yaptı, bütün servetini bu yolda ödediyse de başarılı olamadı. Hiç evlenmeyen ve anne olamayan Anne Jarvis oldukça yoksul, kör ve sağır olarak bir hastanede ölüyor. Başlattığı dış kaynaklı anneler günü devam ediyor. Böyle ilginç bir hikâyeden sonra düşünüyorum ki başlangıç amaç ve icraat ne olmalıyken nereye geldi!

Anneler gününün başlangıç hikâyesinin Amerika’daki olaya dayandırıldığı söylenir.  Siirt Ziyaret beldesinde kabri bulunan Veysel Karani Hazretlerinin gözleri görmeyen ve yürüyemeyen annesinin hizmetini yıllarca kendisi yapmıştır.  Veysel Karani Hazretlerinin anne sevgisi biliyoruz ki literatürlerde ayrıca işlenir.

Bir anne belki dünyanın en ağır yükünü omuzlarında, sırtında taşırken, yine tarifi mümkün olmayan en güzel duyguları da yaşar. Tarifi mümkün olmayan, ancak yaşanarak tadılacak bir duygudur. Duyguların en temizini, en dürüstünü çocuklarına karşı kullanır. Anne vericidir. Çocuğu üzüldüğünde hem olaya hem de çocuğu üzüldüğü için onun iki katı üzülen, sevindiğinde yine onun iki katı sevinen annedir. Annelik duygusu içgüdüseldir, yani biyolojiktir. Ancak annelik davranışı sosyal öğrenme ile ilgilidir.

Günümüz şartlarında bir annenin gelişen teknolojilerin sayesinde işleri hafiflemiş gibi görünse de anne olmanın zorluğunu görüyoruz. Oysa çocuk eğitimi üzerine birçok kitap yazılmıştır, uzmanlar tarafından seminer, konferans ve eğitimler verilmiştir,  televizyon ve radyo programları hazırlanmıştır. Üstelik anneliği kolaylaştıran teknolojik imkânlar ardı ardına sunulduğu halde annelik neden zor? Bu zorluğu yenmede anneleri bunaltan sorunlar neler? Sabır taşı olan annelere ne oldu? Tavsiyelerine kulak verilen annelere ne oldu? Şefkat yumağı olan anneler anlaşılabiliyorlar mı? Sorular sıralandıkça sıralanır. Bireysel ve anti sosyal yaşamdan sonra hatta batılılaşma özentimiz sonucunda bu bağların gevşeme sonucu oluşan tabloyu acı, ama gerçek olarak görmekteyiz.

Sağlıklı nesiller yetiştirmenin bir sanat olduğunu inkâr etmek mümkün değildir. Annelik de bir sanattır. Anne bu sanatını ne kadar iyi icra etmek istese dahi onun temelinde aile yapısı önemini görmezden gelmek mümkün değildir. Şöyle ki; annenin kişisel yaşamı çocuğuyla olan ilişkisini etkileyebilir. Eğer anne eşiyle mutlu, işinde mutlu, sosyal çevrede seviliyor ve manen doyuma ulaşmış ise çocuğu ile olan ilişkisinin pozitif olabileceği büyük ihtimaldir. Tam aksi mutsuz bir anne, dış dünya ile ilişkisini kesmiş bir annenin çocuğuna yaklaşımında verim ne kadar olabilir ki! Bir eş, bir anne olarak yıllardır savunduğum ve benimsediğim düşünce “çocuğum ile ya da eşim ile elbette uzun vakit geçirmek isterim, ancak geçireceğim vaktin uzun olmasından ziyade verimli, mutlu, paylaşımlı geçmesini tercih ederim.”

9 ay karnında taşıdığı, kanını canını verdiği bebeğiyle o zamandan iletişim kuran anne doğumdan sonra uykusunu, sosyal hayatını, aile hayatını, sağlığını feda ettiği bebeğinin her anını paylaşmanın mutluluğuyla başlayan annelik özverisi ömrü yettikçe, elinden geldiğince, sağlığı elverdikçe devam ediyor.

Bu yıl 13 Mayıs Pazar günü kutlanacak olan anneler gününde tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Hidayet annemin ellerinden öpüyorum ailenin kutsallığı, manevi değerleri aşılayarak,  iyi bir eş ve anne olmanın altın anahtarını bana ve kardeşlerime aşılayarak büyüttü. Nevriye annemin ellerinden öpüyorum, hayat arkadaşım eşimi bulunduğu şartlarda en iyi şekilde büyütmeye çalıştığı için.

Ne mutlu vatana, aileye hayırlı evlat yetiştiren analara! Ne mutlu annelerini soran evlatlara!

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.