Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

AKADEMİK TEŞVİKE TOSLAYANLAR

31
Aralık
2015

Devlet yükseköğretim kurumları kadrolarında bulunan öğretim elemanları için akademik teşvik adı altında yeni bir uygulama başlatıldı. Öğretim elemanları yayınlamış oldukları makaleler, sundukları tebliğler, aldıkları atıflar, ürettikleri patenler, yürüttükleri araştırma ve projeler, düzenledikleri sergiler ve aldıkları ödüller bazında her ay ilave ücret alabilecekler. Bu uygulamaya 2016 yılı başından itibaren başlanılacak. Teşviklerin hesaplanmasında 2015 yılına ait veriler kullanılacak.

Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği geçenlerde yayımlandı. Devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenleri büyük bir heyecan sardı. Şu günlerde herkes performans hesapları yapmaktadır. Bazıları sadece 2 puan eksiklik yüzünden minimum gerekli olan 30 puanı tutturamamanın üzüntüsü içerisindedir. Bu yüzden Google’da sürekli atıf arayanlar vardır. İşin ucunda para var. Bir de teşvikin her ay verilecek olması, akademisyenlerin iştahlarını kabartmaktadır.

Yönetmeliğin ülkemizdeki akademik yayınların sayısında önemli bir artış yapmasına vesile olacağı tahmin edilmektedir. Akademisyenler bundan böyle puan toplayacakları etkinliklere katılmak isteyeceklerdir. Amaç, maksimum seviye olan toplam 100 puana ulaşmaktır.

2013 yılından önce yılda bir kez olmak üzere uluslararası konferanslara bildiri gönderiyordum. Gitmek istediğim konferansları titizlikle seçiyordum. Örneğin akademik camiada çok muteber olan ve SSCI (Social Sciences Citation Index) yayını diye adlandırılan konferansları tercih ediyordum. Böylece mensubu olduğum üniversitenin de yayın puanının artmasına vesile oluyordum. Bu tür konferanslara 2013 öncesinde 3 kez katılmıştım. Büyük bir hevesle 2013 yılında bir yayını daha söz konusu itibarlı bu konferansa göndermiştim. Bu konferansta bildiri sunmak çok zordur. Çünkü hakemlerden olumlu görüş almak kolay olmuyor. Bildiriniz kabul edilmişse, bu yayınınız değerlidir anlamını taşımaktadır.

Ancak maalesef bazı üniversitelerde üniversitelerin yayın sayısının artırılmasından ziyade, ötekileştirdikleri insanların önü nasıl kesilir hesapları ön plana çıktığından, mevzuata aykırı tasarrufta bulunan idareciler olabiliyor. Konferansa katılmaya önce onay verilebiliyor. Ama sonradan diğer yetkisiz bir rektör yardımcısı, keyfi olarak konferansa katılmayı engelleyebiliyor.

Bu yazdıklarım benim başıma geldi. 2013 yılında yine SSCI da taranan uluslararası bir konferansa bildiri göndermiş ve kabul almıştım. Fakültemizden sorumlu rektör yardımcısından istediğim izine onay çıktıktan sonra katılım ücretini ödemiş biletimi almıştım. Öğretim görevlisi olduğum için şu anda görevde olmayan dönemin bir Rektör Yardımcısı katılım ücretini yatırdığım ve uçak biletini aldığım konferansa gitmemi engelledi. Gerekçe olarak da benim öğretim görevlisi olduğumu, öğretim görevlilerinin sadece ders vermek üzere istihdam edildiklerini, yayın yapma zorunluluklarının olmadığına dair bir yazı yazarak akademik camiada olumsuz bir ilke imza atmış oldu. Ayrıca kendisi ile eşdeğer olan idarecinin verdiği izini iptal etme gibi etik olamayan bir davranışta da bulunmuştu.

Bu keyfi uygulama yüzünden maddi ve manevi kayıplarım oldu. Yayın yapma hevesim kırıldı. Oysa o zamana kadar  yaklaşık 30 bilimsel yayınım ve  ders kitabım vardı. Bu olay karşısında kendimi ötekileştirilmiş ve akademik yayın yapamayacak kadar maharetsiz bir şahıs olarak göremeye başlamıştım. Bir yanda da negatif ayrımcılık mağduru olmamın üzüntü ve kinini taşımamak mümkün müydü? Bu nasıl bir anlayış idi? Yayın yapan elemanlar teşvik edilmesi gerekirken, engellenmişti. Hatta bu söz konusu bu rektör yardımcısı, öğretim görevlileri ile ilgili yapmış olduğu bu absürt tasarrufuna kılıf uydurmak için Üniversite Yönetim Kurulundan yanlış bir kararın çıkmasının da aktörü olmuştu. “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” misali bu rektör yardımcısı yapmış olduğu yanlış tasarruflarından bedeli ile birlikte daha başka nedenlerden dolayı makamını terk etti   .

Bu rektör yardımcısının iktidarda iken keyfi tasarrufları geçenlerde yayımlanan Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliğine tosladı. Çünkü yönetmelikte “Faaliyet puanı hesaplanırken, alt faaliyet oranları profesör ve doçent kadrosunda bulunanlar için 1,5; araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutman kadrolarında bulunanlar için 2; uzman, çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı kadrolarında bulunanlar için 1 ile çarpılır” ifadesi yer almaktadır. Bunun anlamı şudur. Bir öğretim görevlisinin yaptığı bir faaliyeti iki katı değerlidir. Şimdi bu ne yaman bir çelişkidir ey dönemin rektör yardımcısı Sadece kişisel egolarınızı tatmin etmek için beni engelleme adına onlarca öğretim görevlisinin yayın yapmasının önüne set koydunuz. Benim yüzümden mağdur ettirdiğiniz diğer öğretim görevlilerinin de ahını aldınız. Sonuç ne oldu. Tahtına oturduğunuz koltuğu arkanıza bakmadan bırakmak zorunda kaldınız. Merak ettiğim, o dönemde keyfi ve mevzuatla çelişen bir kararın mimarı olarak, yeni yayımlanan akademik teşvik ödeneği yönetmeliğine toslamış olmadınız mı? Sizin yüzünüzden akademik yayın yapamayan öğretim görevlilerinin teşvikten yararlanmalarını engelleyerek, kul hakkı yemiş olmadınız mı?

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.