Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

ABD’DE İŞ GÖRÜŞMELERİ

03
Şubat
2009

Amerika ekonomisi büyük krizler geçiriyor. Çok büyük şirketlerin kapatıldıklarına, üretimlerini azalttıklarına ya da işçilerini çıkartıklarına şahit oluyoruz. Kapatılan büyük mağazaların akıl almaz indirimler yaptıklarını görüyoruz. Elektronik alanında faaliyetlerini tüm Amerika eyaletlerinde sürdüren Circuit City mağazaların da zararına satışlar başladı. Bir an önce mağazalarını kapatarak, ekonomik çöküntüden daha fazla tahrip olmamayı hedefliyorlar.

Toplumda ekonomik kriz sendromu psikolojik baskısını günden güne artırıyor. İşten çıkarılacağı endişesini birçok kişi yaşıyor. İş görüşmelerinin durma noktasına geldiği bir süreçte, birkaç sektör hâlâ iş ilanları verebiliyor. Örnek olarak eğitim kurumlarını gösterebiliriz. ABD’de üniversite ve yüksekokul sayısı oldukça fazla. Bir taraftan da yeni üniversiteler açılıyor. Bu üniversitelerin büyük bir bölümü özeldir. Ancak ister devlet ister özel üniversite olsun, öğrenciler hepsi için okul ücreti ödenmek zorunda. Dünyanın birçok ülkesinden Amerika’ya tahsil için gelenler var. Öğrenci vizesi ile gelenlerin önünü kesmek için de kabul şartlarını zorlaştırıyorlar. Örneğin Çin’den öğrenci kabulü oldukça zorlaştırıldı.

Üniversitelere olan bu talep karşısında, yeni eğitim kurumlarının çoğaldığını ve mevcutlarının ise öğrenci kontenjanlarını artırdığını görüyoruz. Arz-talep dengesini kurmak için de kalifiye öğretim elemanı buralarda rahatlıkla iş bulabiliyor. Amerika’daki üniversitelerin bazı bölümlerinin yabancı akademisyenlerin kontrollerine girdiğine şahit oluyoruz. Örneğin matematik, istatistik, bilgisayar gibi alanlarda birçok Çinli ya da Hintli akademisyenin ders vermelerine ve araştırmalar yapmalarına rastlıyoruz.

Ancak doktora çalışmaları için ülkeye gelen yabancıların sayılarının çok fazla olması nedeniyle, iş yarışı bu defa yabancılar arasında sürmektedir. Üniversitlerin bir iş kadrosuna yüzlerce akademisyenin başvurduğu biliniyor. Geçenlerde burada çok eskiden beri gelip yerleşen bir Türk profesör ile sohbet ettik. Kendisi İstatistik bölümünde hoca. Bölümlerinde bir yardımcı doçent kadrosu açmışlar. 67 kişi bu kadroya başvurmuş. Bunların içerinde 60 dan fazla kisi Çinli imiş. Özgeçmişlerine bakıp müraccat edenlerden sadece 3-4 kişiyi mülakata çağıracaklarını söyledi.

Niçin daha fazla çağırmadıklarını sordum. Dedi ki “Bu ülkede iş görüşmelerine davet edilen kişilerin yol ve konaklama masrafları, davet eden kurum tarafından karşılanır. Yani biz çağırdığımız adayların tüm masraflarını karşılıyoruz. Bu yüzden önce dosya üzerinden çok ciddi bir inceleme yapıp adayları ön elemeye tabi tutuyoruz. Bu adaylardan da sadece 3-4 nü mülakata çağrıyoruz.”

Mülakata çağrılan adayların hepsi aynı gün çağrılmıyor. Herbirisi için ayrı günler belirleniyor. Görüşmeye çağrılan adayın ucak bileti üniversite tarafından karşılanıyor, otele yerleştiriliyor, otelde de mutlaka en lüx oda tahsis ediliyor, üniversite ile anlaşması olan otel personeli, gelen adayın ulaşımını gerçekleştirme görevinide üstlenmektedir. Görüşmeler bir tam günü alıyor. Seçici komite, adayı mülâkata alıyor. Adaya öğrencilerin olduğu ortamda ders anlattırılıyor. Daha sonra üniversiteyi tanıtmak amacıyla gezi düzenleniyor ve üniversitenin ne tür imkanlara sahip olduğu gösteriliyor. Birlikte de yemek yiyerek o adayı her ortamda değerlendirmeye çalışıyorlar. Çağrılan adayların mülâkatları tamamlandığında, içlerinden en beğenilenine iş teklifi sunuluyor. Verilecek yıllık ücret ve diğer imkanların hepsinin yazılı olduğu bir kontrat düzenleniyor.

İşte Amerika’da iş görüşmelerine çağrılanların masrafları davet eden kurumca karşılanır ve bu uygulama Türkiye’de bazı özel sektörlerin uygulamasının dışında yoktur. Türkiye de iş arayan insanlar bazende şehir dışındaki görüşmelere ekonomik sıkıntılarından dolayı gidememektedirler. Böyle ilgili evsahibi konumundaki kuruma iş görüşmesine giden aday’ın kendisine olan özgüveni de pekişmektedir. Kendisinin kurum için bir değer olduğunun farkına varır. Amerika da bu anlamda iş başvurusu yapmış ve ilk elemeden geçmiş insanlara verdikleri değer takdirle karşılanıyor. Ama kurum çalışanından istediği verimi alamadığında da iş sözleşmesi bitiminde hemen kapı önüne acımaksızın bırakabiliyor. Duygusallığa asla yer vermeyen bir zihniyet hakim.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.