Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası
14
Ocak
2015

10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler günü nedeniyle Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti (EBMC) tarafından aynı günün akşamı kutlama, günün anlam ve önemini anlatma, belki de kentin sıkıntılarının kısmen dile getirilebileceği bir ortam oluşturulmuştu. Organizasyonu Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Nafiz Koca hazırlamıştı. Bu etkinlikler hiç şüphesiz ekip işidir. Sayın Koca ekibiyle fevkalade bir organizasyon yaptı ve ev sahibi ruhu ile misafirlerini kapıda karşılayıp tekrar dışarıya kadar yolcu etme nezaketini gösterdi.

İlki geçen yıl, yani 10 Ocak 2014 tarihinde Elazığ Akgün Hotel’de düzenlenmiş ancak, misafirlerin yoğunluğu nedeniyle bu yıl daha büyük mekân seçilmişti. Bu yıl yaklaşık 900 katılımcının olması, belki de gelecek yıl için daha büyük bir mekân arayışına girmeye neden olabilecektir. Bu ilgi, bu yoğunluk ne demektir? Güne verilen önem, beraberlik ruhu, daveti düzenleyen birim ve temsil eden kişiye verilen önem diye düşünülmesi doğal olanıdır. Ancak hissi davranılır ise ne günün önemi, ne birlik beraberlik ruhu, ne şehrin gelişimi, ne şehrin sorun ve çözüm önerileri, ne sosyal sorumluluk önemli değildir.

İlk akıllarına gelen kimin etkinliği? Kim düzenliyor? Eğer organizasyon lideri pembe listedeki isim değil ise neden gitsinler ki? O görkemli kalabalık Sayın Koca’nın söz ettiği gibi şehrin birçok dinamiğinin bir araya geldiği gece idi. Elazığ sevdalıları oradaydı. Yüzlerce kilometre uzaktan gelen misafirlerin sayısı da az değildi. Komşu illerden gelen misafirler Elazığ’da yaşayıp da iştirak etmek istemeyen kişi ya da kurumlara cevaptı. Bana göre kişisel sorun yaşansa dahi, kurum temsilcileri bu tür etkinliklere kurumları adına katılma sorumluluğunu hissetmelidir. Kurumsallaşma bunu gerektirir.

Birçok üst düzey yönetici, Sivil Toplum Kuruluşlarını temsilcileri ve kendilerini aşan basın yayın organlarından temsilciler etkinliğe katılmışlardı. Keşke basın dünyasının bu mutlu gününe diğer katılmayan basın mensupları da gelebilseydi! Böylece birlikte muhtemel sıkıntılar için beyin jimnastiği daha kapsamlı yapılabilirdi.

Çok lafa gerek yok işte basın, işte basının sıkıntıları, işte basının görevi, işte ne şartlarda çalıştığımız, işte alt edilme çabalarına gösterdiğimiz mücadele, işte doğrular, işte bizim yolumuz der gibi hazırlanan slayt sunumu çok düşündürücü idi.

Elazığ’da maalesef basın parçalanmış durumdadır. Bir cemiyetin faaliyetini diğer bir cemiyet benimsememekte, etkinliklerine katılmamakta, üstelik yapılan bir etkinliği de küçük düşürme çabası sergilenmektedir. Aslında bu tür bir davranış, İl’in kamu kurum ve kuruluşlarının çoğunun işine gelir. Çünkü basını parçalayarak, basın mensuplarını biri birine düşürerek her zaman kendilerini haklı çıkaracak taraftar yaratabilirler. Oysa basın mensupları güç birliği yapabilseler, takım ruhu içinde çalışabilseler, eminim ki kamu kurum ve kuruluşları yanlış işler yapmaya cesaret edemeyecek ve giriştikleri her tasarrufta basının nefeslerini enselerinde hissedeceklerinden, bilerek yanlışlık yapma eylemine girişemeyeceklerdir.

Sosyal medyada Elazığ Basın ve Medya Cemiyetinin iki yıldır sürdürdüğü bu faaliyeti hafife alan yorumlar ile karşılaştım. Ama ilginç olan o basın mensuplarının 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününde kendi meslektaşları ile ilgili ne tür faaliyetler sürdürdüklerine bakmak gerekir. Sadece basit kutlamalarla bu günü geçirmek, bana göre beceriksizlik olarak yorumlanır. Hele hele bazılarının bu faaliyeti hafife alarak gözden düşürme çabası, ancak kıskançlık olarak nitelendirilebilir. Eleştiri yapmak en kolay yoldur. Yapabiliyorsanız siz de 900 kişiyi bir araya getiriniz. Risk almazsanız, faaliyet düzenlemezseniz, sadece gazeteciyim diye geçinirken, doğru ve de haktan yana taraf olmazsanız, bu guruba girenler gazeteci değil, sadece ortama göre kalemlerini kullanan kimlik edinirsiniz.

Ben bu cümleleri yazarken birilerine iftira atın, çamur at izi kalsın, hakaret edin ya da kişilerin mahremiyetlerini ayakaltına alarak gazetecilik yapın asla demiyorum. Ama siz bile bile gerçekleri yazamıyorsanız, haksızlığa uğrayanların haklarını savunamıyorsanız, güçlüden yana tavır alıyorsanız ve hele bile bile haberleri çarpıtarak kamuoyunu bilgilendirme yoluna gidiyorsanız, siz gerçekten gazetecilik yaptığınızı mı sanıyorsunuz?

Elazığ Basın ve Medya Cemiyetinin 2 yıldır 10 Ocak Dünya Gazetecileri Günü dolayısıyla yaptığı etkinliği çok başarılı buluyorum. Elazığ’ın dinamiklerinin önemli bir bölümünü bir araya getirmek büyük özveri gerektirir. Bu etkinliğe katılanların sayısının fazla olması da Cemiyetin doğru yolda olduğunun işaretidir. Sayın Koca Elazığ’da basının durağan geçmişine bir hareketlilik katıyor, heyecan yaratıyor ve ilgililerin yanlış yapma alışkanlıklarından vazgeçmelerine vesile oluyor. Gümbür gümbür konuşuyor, canı acıması gerekenlerin de canlarını acıtıyor. Kişisel çekişmelere hiç yer vermeden doğruların peşinden koşuyor. Takdir edilecek konuları da yazmaktan imtina etmiyor. Kalemi sivri diyorlar Nafiz Hocam’a doğru bilgi, doğru kaynak, sağ duyu, meslek aşkı, mesleki beceri ve yüreklilik elbette yeri gelirse kalemi sivri yapar.

10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü yapılan o muhteşem organizasyon için Sayın Nafiz Koca’ya, Sevgili Pınar Çetin Hanım’a, geceyi sesi ile şenlendiren sevgili Emrah Güllü’ye ve emeği geçen basın çalışanlarına teşekkür ederim.

Çalışan gazetecilerin bu gününü kutluyor, doğru ve haktan yana kullandıkları sürece yaptıkları işin kutsallığını ve farkındalığını daha da yaygınlaştırmalarını diliyorum.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.